Lüks iftar sofraları israfa yol açıyor

DESK ve Din-Bir-Sen Genel Başkanı Lütfi Şenocak, lüks otel ve lokantalardaki iftarlara tepki göstererek, büyük bir israfa neden olunduğunu söyledi.

– Sayın Başkan öncelikle Din-Bir-Sen’i tanımak isteriz?  
Tabi ama öncesinde Habervaktim gazetesine bu röportajı yapma imkanı verdiği için çok teşekkür ediyorum. Ayrıca İslam aleminin camiamızın ve sizlerin Ramazan-ı şerifini tebrik ediyorum. Din-Bir-Sen Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde 4688 sayılı yasa gereği kurulmuş olan Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğünü uhdesine alan iş kolu olarak 2009 yılında faaliyete geçen bir sendikadır. 2009 Haziranı’ndan bu güne kadar bütün Türkiye’de teşkilatlarını tamamlayıp hızla üye sayısını arttırmanın azmi ve gayreti içinde olan, sürekli proje ve hizmet üreten bir sendikadır.

HİLAL TARTIŞMASINDA DİYANET NE DİYORSA O


–Bu Ramazan ayında da hilal tartışması yaşandı, yaşanıyor; neler söyleyeceksiniz; neden böyle oluyor?
Şimdi tabi ki hilalin görülmesiyle başlayan ayların durumu asırlar önce hilalle birlikte tarihleri belirlenen bir çizgiyle gelmiştir. Ama şuanda teknoloji çok ilerledi her şey daha önceden belirlenebiliyor Diyanet İşleri Başkanlığı’mız bu konuda Üniversitelerle çok ciddi işbirliği yaparak, altyapı hazırlığıyla birlikte bu tarihleri belirliyor. O vesileyle hadisi şerif var, ‘Siz emrinde olduğunuz kişilerle mesulsünüz, kaimsiniz, onlara itaat etmek zorundasınız’. Bizimde halife mekanizmamız Diyanet İşleri Başkanlığı’mızdır. Diyanet İşleri Başkanlığı’mız bu konuyu incelemiştir çünkü bütün müminlerin sorumluluğu onların üzerindedir, özellikle iftar ve sahur vakitleriyle ilgili Diyanet Başkanlığı’nın yaptığı çalışmalara uyarız ve diğer söylenen şeylere de kulak asmayız.

İFTAR PROGRAMLARINDA İSRAF YAPILMAMALI


–Ramazan’da özellikle lüks lokanta ve otellerde verilen toplu iftarlarda büyük bir yiyecek içecek israfının yapıldığı görülüyor. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Maalesef bunu, çok samimi müslümanım diyen arkadaşların iftarlarında da görüyorum. İftarlar çok farklı, çok çeşit menülerle yapılıyor ama bakıyorum o menülerden sadece insanlar tadıyor diğerleri kalıyor. O kalanların tamamı çöpe gidiyor. Somali’yi, Eritre’yi ve diğer sıkıntılı olan İslam ülkelerini bırakalım bir kenara. Bizim Anadolu’da, Türkiye’de büyük illerimizin veya küçük illerimizin varoşlarına gidelim akşam saatlerinde gidip bakalım çöpleri insanlar kurcalıyor ve pazar sonrası atık yiyecekleri topluyor. Bence bu tür zenginlerin yapmış olduğu sahurlar ve iftarlar çok büyük bir israftır.
- Televizyonlardaki sahur ve iftar programları da tartışılıyor.. Çeşit çeşit, pahalı pahalı yemeklerin tarifleri veriliyor uzun uzun?..
Öyle. Eskiden iftar programları vardı sadece, şimdi sahurlar da başladı. Bir sahurda,  iftarda 40 – 50 çeşit menü var, yani her birinden birer tane  tatsan zaten doyuyorsun. Masada kalanların yemeklerin hepsi ise çöpe gidiyor. O masadan en az 15 – 20 kişi doyabilir ama maalesef israfı bol olan insanlarız. Bu Ramazan-ı Şerif ayında rabbim o arkadaşlara hidayet etsin diyorum. Fakir insanlara da gayret etmelerini, rabbimden niyaz ediyorum. Önemli olan senin ayağına gelip senden yardım isteyenlere yardım etmek değildir. Senin tespit edip o insanları bulup, o insanların kapısına bir şeyleri bırakabilmektir. Otellerde ve restorasyonlarda organizasyonlar yapılacak elbette ama bunu yaparken menüsü az çok fazla israf olmayacak şekilde yapmak gerek.

RAMAZAN AYI İNSANI YENİDEN REKTEFEYE SOKUYOR


-Ankara’da ve Türkiye genelinde Ramazan ayında bulunmamıza rağmen kimi ahlaksızlıklar tüm hızıyla sürüyor, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ramazan-ı Şerif yaz ayına denk geldi, oruç saatleri de çok uzun, Rabbim oruç tutanlara yardım etsin. Yaz aylarına denk geldiği için hiç Ramazan’ın uğramadığı sokaklar ve uğramadığı insanlar var. Baktığın zaman sanki Ramazan-ı Şerife nispet yaparcasına tavır ve hareketler oluşuyor. Sadece Ankara değil Ege, Akdeniz bölgelerinde çok daha ağır, çok daha rezil bir durum var. Rabbim onları ıslah etsin, Ramazanın gelmesi bizi ne kadar çok sevindiriyorsa gitmesi de o kadar üzüyor. Ramazan ayı insanı yeniden rektefeye sokuyor, zihnen, nefis olarak ve beden olarak rektefeye sokuyor. Düşünebiliyor musunuz bir aracın motoru çalışıyor, çalışıyor ve duruyor. Ne yapılması lazım o içindeki mekaniklerin yenilenmesi lazım. Yıl boyuda insanın vücudu çalışıyor. Bide devamlı çalışıyor ve tahriş oluyor ama Ramazan geldiği an mide kendisini yeniliyor. Sahur vaktinden, İftar vaktine kadar mideye hiç bir şey göndermiyoruz. En büyük nefis terbiyesi oruçtur.
KUR’AN KURSLARI
–Yaz aylarında çocuklarımız için camilerde Kur’an kursları açılıyor. Öğrencilere, ailelere, hocalarımıza tavsiyeleriniz nelerdir?
Maalesef bugün 50 öğrenciye 1 hoca düşüyor. Normalde 30-35 bile yüksektir. Müracaat edip ben çocuk okutmak istiyorum diyen kişi olmadığı için sıkıntılar yaşanabiliyor. Dolayısıyla bence çok küçük çocukları Kur’an kurslarına göndermek doğru değil. Evde annesinin babasının lafını dinlemeyen çocuklar kursta ilk kez gördüğü insanın sözünü ne kadar dinleyecek. Eğitim aslında aileden başlar, çocuklar çok uzun süre tutulmamalı oralarda hemen bir şeyler verip gönderilmeli. Çünkü o çocukların orada fazla durması çocuklar için sıkıntı. Mesele caminin havasını teneffüs etmekse gelip bir yarım saat durması iyidir. Ama uzun süreli çocukların orada durması diğer öğrencileri olumsuz etkileyebilir. Can sıkıntısı olan çocuklar başka hal ve hareketlere girmeye başlar. Oradaki insanların çalışma ortamları da bu nedenden dolayı bozulacaktır. Çok küçük çocukların camide ve Kuran kurslarında fazla bekletilmesi hoş değildir. 30 sayısını geçen kurslarda ikinci bir öğreticinin bulunması gerekli.

KAFASI KARIŞAN İNSANLAR ALO FETVA HATTINI ARASIN


- Televizyonlarda neredeyse her kanalda bir hoca var ve her biri aynı konuda farklı görüşler ortaya koyabiliyor, buda vatandaşın kafasını karıştırıyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İslam Kur’an ve Sünnet ışığında anlatılmalıdır. Bana göre İslam, sana göre İslam, ona göre İslam, yoktur. Bizim elimizde çok önemli iki kaynak vardır. Resulü Ekrem Efendimiz veda haccında bize o emanetleri bırakmıştır. Böyle bir durumda bizim müracaat edeceğimiz kaynaklar Peygamber Efendimizin bize aktarmış olduğu kaynaklardır. Bununla ilgili hadis kitapları var eğer hiçbir şey bilmiyorsak hadis külliyatlarından Kur’an-ı Kerim tefsirlerinden kaynağından meseleleri öğrenmeliyiz. Kafamıza bir şey takılması durumunda Diyanet İşleri Başkanlığı’mızın Alo Fetva Hattı’nı arayabiliriz. Orada birbirinden değerli kıdemli Diyanet İşleri Kurulu personelleri var. Onlar ehlisünnet çizgisinde fetvaları çok rahat verebilen kişilerdir onlardan öğrenmek lazım. Şimdi televizyon kanallarında reyting yapmak için farklı bir şey çıkarma çabası var. İnsanları kendine odaklamak için İslam’ı farklılaştıran insanlar var onlar tamamen ehlisünnet çizgisi dışarısında olan insanlardır fazla itibar edilmelidir.


IŞİD BİR LEŞ KARGASIDIR


– Geçtiğimiz günlerde IŞİD “Kabe’yi yıkacağını ve hacıları katledeceğini” açıkladı. Ne kadar dikkate alınmalı fakat gündemdeki yerini koruduğu için sormak istiyoruz, sizce nasıl bir örgüt bu IŞİD ve şuana kadar ortaya koyduğu görüntü ile İslam’a zarar vermiş olmuyor mu?
İŞİD Müslümanlar tarafından büyütülmüş, beslenmiş bir leş kargasıdır. Hani bir söz vardır besle kargayı oysun gözünü diye, İŞİD’de böyle bir örgüt. Bir şeyler yapsınlar diye bir çok Müslüman ülke biz de dâhil yardım yapmışızdır. Bu tür örgütlen beslenilmiştir, besletilmiştir. Şimdi İŞİD’in İslam’la, dinle, vicdanla, ahlakla, hiçbir alakası yoktur. İŞİD birileri tarafından kullanılan bir çete örgütüdür, bir maşadır. Ama zalimce hareket eden bir çete örgütü. İŞİD’i durdurmak lazım.
- Bu noktada Türkiye’ye düşen bir görev var mı sizce?
Türkiye bu duruma müdahale etmeli, benim konsolosluğumu çok rahat basabiliyorlarsa, oradan bütün insanları alabiliyorlarsa durum çok vahim. Bizim orada askerlerimiz var, keskin nişancılarımız var, adamlar ellerini kollarını sallayarak konsolosluğa giriyor. Çoluk çocuk, bebek demeden hepsini toplaya biliyorlarsa o zaman bizim de koruma ve korunma noktasında çok büyük zafiyetlerimiz var demektir. Bu noktada daha ciddi tavır ve hareketlerde bulunmalıyız. İçişleri Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı çok ciddi çalışmalar yapmalı. PKK’yla bu örgütü ben eş değer görüyorum ama onlar İslami olduklarını savunuyorlar. Müslümanlığı kullanıyorlar ve öldürdükleri insanlarda Müslümandır.

SEN DE BİR EBREHE’SİN


Kabe’yi yıkacakmış, sen kimsin Kabe’yi yıkıyorsun? Ebrehe de gitmişti Kabe’yi yıkmaya ama Rabbim neler yapmıştı ona, sen de bir Ebrehe’sin. Sende git yapabiliyorsan yap onu koruyan yüce Rabbimdir.
–Müslüman ülkelerin IŞİD’e tepkisizliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Müslüman ülkeler maalesef fazla bişey yapamıyor. Diyanet İşleri Başkanlığının çok güzel çalışmaları var. Müslümanlar tek ses, tek nefes olmalı. Müslüman birlik olursa, ne İŞİD nede başka bir örgüt hiç bir şey yapamaz. Ama bizim dağınık bir yapımız olduğundan emperyalist güç sendenmiş gibi bir örgüt kuruyor ve böl parçala yut mantığıyla seni perişan ediyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Menü
 
Ana Sayfa
Foto Galeri
Video Galeri
İletişim
Bize Ulaşın
0312 232 70 20
[email protected]
Din-Bir-Sen | Özerk Diyanet Vakıf Çalışanları Birliği Sendikası

Gazi Mustafa Kemal Bulvarı (GMK Bulvarı) No:39 / 20-21
Maltepe Çankaya / Ankara
Tel :+90 312 232 70 20
Fax :+90 312 232 70 21
Gsm:+90 530 505 63 36

[email protected]

 

Vergi Dairesi : Mithatpaşa V.D.        Vergi Numarası : 879 062 1718
IBAN NO : TR56 0001 0004 7152 5286 9150 01


 

© 2012 Tüm Hakları Saklıdır
Tasarım & Yazılım :
Networkbil.net