Deizm Ciddi Bir Tehdittir

Din Bir Sen Genel Başkanı Yusuf Özdemir: Din bir sen ailesinin tüm üyelerini modernitenin beraberinde getirdiği inançsal sorunlarla mücadele etmeye davet ediyorum dedi.

Sendika genel merkezinde açıklamalarda bulunan Özdemir; kültür endüstrisi aracılığı ile tüm dünyaya yayılan postmodernizm insanı özgürleştirme adına zihinleri, fikirleri ve düşünceleri adeta esir almış ve kölesi haline getirmiştir. Tek düze bir medeniyet ve toplum oluşturma ya da aynı merkezler, kişiler, düşünce kuruluşları tarafından üretilen ve insanlara seçenekler arası tercih imkânı sunan bir akım ve ideolojiye tabi olma durumunu özgürlük olarak tanımlayarak insanı ve değerleri açıkça tehdit etmektedir.

Martin Luther’in endülüjanslara (günahların dünyevi cezasının kilise ve papazlara verilen paralar karşılığı ödenmesi) karşı başlattığı ve Hristiyan dünyada çok ciddi karşılık bulan reform hareketleri ve sonucunda protestanlığın doğuşu sürecinde Avrupa, yeni birtakım felsefi akım ve teolojik tartışmaların merkezi olmuştur. Hristiyanlığın kutsal metinleri (muharref İncil) konusunda toplumda oluşan ciddi endişe ve eleştiriler, din adamlarının (papazların) dini otoritelerinin reddi ve Hristiyanlığın akla, bilime aykırı hurafelerle dolu olduğu görüşü geniş kitlelerce benimsenmiş ve kiliseye bağımlık dogmatik inanç kavramı ile tanımlanmıştır. Kitleler dogmatizm karşıtlığı ise sekülerizmin ana temelini oluşturmuştur.

Birbiri ile doğrudan ya da dolaylı olarak ilintili bu durum başlangıç itibariyle tasarlamış, nihai amaç için bir kaç yüzyıl süre belirlenmiş, hedefi ve hedef kitlesi belirli büyük bir projedir.

Platon'dan günümüze kadar kendisini bilginin peşinde koşan olarak tanımlayan insanın farkına varsın ya da varmasın inançlarının peşinde koştuğu bir gerçektir. Bu fıtri bir olaydır/olgudur. 

Hristiyanlığın inanma ve uygulama biçimine bir tepki olarak doğan felsefi ve teolojik hareketler, kısa süre içinde bütün dinlere karşı bir harekete dönüşmüş /dönüştürülmüştür. Algı ve ilgi alanı kısmi olarak diğer dinler (tek/çok tanrılı)ve mensupları olsa da gerçek anlamda İslam ve Müslümanlar olduğu nettir. Vahyin yerine teorik aklı, pratik aklı ve mutlak aklı koyan anlayış, dinleri, kişileri bu dünyadaki mutluluklardan caydırıp ölüm sonrası bir mutluluğa yöneltmesinin kabul edilemeyeceği görüşünü ortaya atarak, mutlak dünyevileşmeye karşı bir teşvik oluşturmuştur.  Oysa İslam, kişiye bu dünyada meşruiyet çizgisi içinde erdemli bir mutluluk sunarken, ölüm sonrası ise sonsuz mutluluk vadeder. İslam dininin bir tarafta şeriat, yaşam tarzı, pratik konular, rasyonel cihetler, sosyallik hukuk, muamelat öbür tarafta ise, inanç ve ibadet olmak üzere iki yönü vardır. Kur’an bunların ve daha fazlasının tümünü kapsamaktadır. İslam dini dışında hiçbir dinin sosyal konular ve muamelat konusunda belirgin bir görüşü ve duruşu mevcut değildir.

İslamın yeryüzündeki kıyamete kadar varlığını sürdürecek vahiy kaynaklı tek din olduğu gerçeğine bizler iman ediyoruz. Son yüzyıldır her anlamda esaret altında tutulan Müslümanların tekrar inançlarına uygun bir medeniyet projesiyle ayağa kalkma arzusunu düşüncesini hatta hayalini engellemeye yönelik ve yine kültür ve medya endüstrilerince desteklenen, postmodernizm ve modernitenin, beraberinde getirdiği inanç sorunlarına değinmekte büyük yarar görmekteyiz.

Edward Said: “Sömürgecilik, insanların kendilerini hikâye etme kudretinin ellerinden alınmasıdır” der. Evet, bir asırdır kendi hikâyemizi değil, bize öğretilen ezberletilen ve dayatılan hikâyeleri anlatıyoruz. Son yıllarda ülkemizde hızla yayılan, Ateizm, Deizm, Agnostizm, Nihilizm ve Hedonizm akımlarına özellikle dikkat çekmek istiyoruz. Bu akımların, birbirini desteklediğini, kişilerin karakter ve mizaç özelliklerine göre herhangi birini tercih etmesi üzere kurgulanmıştır. Açıklamamızın başından beri özetlemeye çalıştığımız üzere bu kurgu büyük ölçüde sanat, müzik, spor, finans ve sanal medya aracılığı ile gerçekleşmektedir, düşünme melekeleri bloke edilmiş toplumlara sunulan bu teolojik!  Kavramları irdelemekte fayda görüyoruz

 Ateizm: Evreni yaratan, evrene doğrudan müdahale eden doğaüstü herhangi bir varlığı kabul etmeme, Tanrı, Melek, Şeytan, Vahiy gibi tüm metafizik ögeleri reddetme biçimidir.

 Agnostizm: Bilinmezcilik. Tanrının varlığı ya da yokluğunun, bilimsel olarak evrenin nasıl türediğinin bilinmediğini ve bilinemeyeceğini, hatta bilinmesine de gerek olmadığını ifade eden felsefi akımdır.

 Nihilizm: Hiçlik, hiççilik hiçbir şeyin var olmadığını ve hiçbir şeyin bilinemeyeceğini savunan görüştür. Her bilgi bir aldanmadır. Bütün değer yargılarına ve düzenlere karşı çıkarken;  Allah, kutsal gibi kavramları kabul etmeyen, anlamlı bulunmayan bir akımdır.

Hedonizm: Hazcılık, haz alma ve haz verme mutluluktur. Bir eylem, haz veriyorsa doğrudur, vermiyorsa, yanlıştır. İnsan acıdan kaçıp hazza yönelen bir varlıktır ve acıları unutmanın tek yolu hazza yönelimdir.

Deizm: Vahiy, peygamber din ve kutsal kitapları, reddeder. Yaratıcı evreni yaratmıştır ve sonra bir daha asla müdahale etmez. Yaratıcıya yönelen dualar bir anlam ifade etmez. Zira yaratıcı evreni yarattıktan sonra onu kaderine terk etmiştir. Bu dünyadan sonra Ahirette de yoktur. Deistler, Tanrının varlığı ve yaratıcı sıfatı dışındaki tüm inanç ve iman eserlerini reddederler.

Aydınlanma çağı felsefesinin ürünü olan bu doktrinler insanı zamanla her şeyin merkezine yerleştirmiş; onu, aklını kutsallaştıran bir noktaya vardırmışlardır. Bu düşünceye göre, akıl ve araştırma gücü varken insanların kutsal kitaplara ihtiyacı yoktur ve akıl yaratıcıyı bilmede tek araçtır. Hız ve haz odaklı yaşama mahkûm edilmiş modern çağın Müslümanları, mazlumları da kendi değerlerinden bilinçsizce uzaklaşmakta ve kurulan, kurgulanan tuzaklara düşmektedirler.

Son yıllarda inanan insanların bu felsefi akımlara yönelmesini sağlama adına, Ehli Sünnetin omurgasına yoğun kapsamlı planlı saldırılar gerçekleştirmiştir ve gerçekleşmeye devam etmektedir. Temel amaç, değer yargıları konusunda kafalarda şüphe oluşturmak, mutlak doğru ve Vahiy kavramlarına karşılık gelebilecek, pozitivist terimlere yönelimi sağlamak, ilerleyen süreçte de olabildiğince hızlandırmaktır.

Ehlisünnetin omurgasına yönelen saldırı ise:

1.Kur’ana karşı saldırılar

2.Hadislere sünnete yönelik saldırlar

3.Tasavvuf ve unsurlarına yönelik saldırılar ve mensuplarını itibarsızlaştırma çabası

4.Şia merkezli akımlar

5.Selefilik ve Vahabilik akımları

6.mezhepsizlik

7.Ilımlı İslam projesi

8.Radikal İslam projesi

9.Dinler arası diyalog safsatası

10.Misyonerlik faaliyetleri olarak özetleyebiliriz.

Özdemir sözlerini şöyle tamamladı:

Dini bir sen olarak başlangıç sürecinden tanımlanmasına kadar uzunca ifade etmeye çalıştığımız, inancımıza musallat olan bu akımlara karşı tüm üyelerimiz ve mensuplarımız ve Gönültaşlarımızla beraber duyarlılık kampanyası başlatıyoruz..

Diyanet İşleri Başkanlığına açık çağrımızdır. Özellikle Deizm konusu ve ilintili, teolojik akımlarla ilgili ciddi bir çalışma başlatılmalı ve hutbelerde bu konu ivedilikle işlenmelidir.

Milli Eğitim Bakanlığımız bu konuları müfredatında mutlaka koymalı ve gençlerimizi, çocuklarımızı karşı karşıya oldukları tehlikeler konusunda bilinçlendirilmelidir.

Tüm üyelerimizden bu konuların vaazlarda, sohbet ortamlarında, mukabele öncesi veya sonrasında tekrar tekrar anlatılması konusunda gayret bekliyoruz.

Sonuç olarak Allah’ın dini kıyamete kadar onun korumasındadır bize düşen Elest âleminde Rabbimize verdiğimiz söze sadık kalarak yasamak ve mücadele vermektir.

Selam ve dua ile

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Menü
 
Ana Sayfa
Foto Galeri
Video Galeri
İletişim
Bize Ulaşın
0312 232 70 20
[email protected]
Din-Bir-Sen | Özerk Diyanet Vakıf Çalışanları Birliği Sendikası

Gazi Mustafa Kemal Bulvarı (GMK Bulvarı) No:39 / 20-21
Maltepe Çankaya / Ankara
Tel :+90 312 232 70 20
Fax :+90 312 232 70 21
Gsm:+90 530 505 63 36

[email protected]

 

Vergi Dairesi : Mithatpaşa V.D.        Vergi Numarası : 879 062 1718
IBAN NO : TR56 0001 0004 7152 5286 9150 01


 

© 2012 Tüm Hakları Saklıdır
Tasarım & Yazılım :
Networkbil.net