Bir feryat iki Evlat
Toplumun Düzelmesi için Önce Kendimizin Düzelmesi gerekir.
2015 yılında 303 kadın eşi veya sevgilisi tarafından, 20 çocuk cinnet geçiren babası tarafından öldürüldü. Büyük bir utançla üzülerek söylüyorum ki, bu sayılar her yıl %10 artış göstermektedir.
Kadına yönelik şiddeti araştıran bir platformun raporunda erkek şiddetiyle öldürülen 303 kadından %78 gibi büyük bir oranın kendi hayatlarına dair kararlar almak istemeleri sonucunda öldürüldüğü belirtildi. Öldürülen kadınlar arasında transfobi, bifobi ve homofobi yüzünden erkek şiddetiyle öldürülen kadınların yanı sıra çaresizlik yüzünden, boşanamadığı veya boşanmak istediği için yüzlerce kadının canına kast ediliyor. Devlet istediği kadar kadınları korusun bizde ciddi bir zihniyet sorunu var. Şiddet gören ama ailesi tarafından evliliğini devam ettirmeye zorlanan yüz binlerce kadın olduğu kanısındayım.
Cumhurbaşkanımız dün Fransa görüşmelerine gitmeden önce yaptığı basın açıklamasında devletimizin ilgili birimleri Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığımıza görevlendir yapılması hususunda bir açıklama yaptı.
Devletin şiddet gören kadınları koruma konusundaki zafiyeti ayrı bir konu. Devlet her eve, her aileye yetişemez bunu beklemek de çok gerçekçi değil, lakin benim asıl aklımın almadığı şey eziyet gören bir kadın ailesine sığındığında annesi babası yüz çevirir? Anne dediğin baba dediğin evladının eline iğne batsa ciğeri yanar. Ama bugün Türkiye'de bu gelenekçi kafa yapısı yüzünden boşanan kadının "baba evine dönüşü" en başta kendi ailesi tarafından ayıplanıyor, dışlanıyor çoğu zaman.
Milli ve manevi değerlerimizi hatırlayıp, İslam’ın hayatımıza örnek olması adına gönderilen Kuran-ı Kerim’i okuyup anlayıp hayatımıza rehber edinmeliyiz.
Genel eğitim sistemimizin gözden geçirilip, işin ehli insanlar tarafından bir müfredat oluşturulması, bunun aile içi eğitimle desteklenmesi gerektiği kanaatindeyim.
Boşanmaya karşı bu tutucu bakış açısı yüzünden birçok kadın eziyete, şiddete hatta ölüme razı oluyor. Ya boşanmayacaksın ya da boşanacaksan çocuklarını bırakıp geleceksin bu binlerce kez tekrarlanan bir hikâye. Ülkemizin doğusuyla, batısıyla, Eğitimlisiyle ,Eğitimsiziyle, zannedilenden çok daha yaygın bir bakışı bu durum maalesef.
Bu bir zihniyet sorunu ve kanunla, yasayla, devlet eliyle çözemezsiniz. Aile, evlilik ve boşanma konularına ülkenin bakış açısında çok ciddi sorunlar var.
Bırakın boşanan boşansın. Evlilik denilen şey anne baba istediği için, toplum istediği için devam etmez. Sevgiyle saygıyla devam eder. Boşanan kadının "namusu yarım", boşanmanın bir namussuzluk, ayıp, günah algılanması son bulmadıkça daha çok kadın ve çocuk, daha çok Hira, daha çok Mira internette 500 liraya satılan pompalı tüfeklerin hedefinde olacaktır.