Peygamber Efendimize has bir mazhariyet ve tecrübe olan Mirac’ın mü’minlere yansıyan bir bereketi olarak, İslam’ın temel ibadetlerinden biri olan namaz, Sevgili Peygamberimizin (sav) ifadesiyle “Müminlerin miracı” kılınmış, her bir mü’mine namazla Yüce Rabbinin huzuruna çıkış ve oraya kabul ediliş imtiyazı tanınmıştır. Dolayısıyla namaz, dost doğru ve bilinçli bir biçimde kılındığında iç dünyamızdaki manevi yükselişi ve arınmamızı sağlayacak ve böylece bizi kötülüklerden alıkoyacaktır.
Nitekim “Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah’ı sürekli hatırda tutmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı biliyor.” (Ankebut, 29/45) ayeti bu hususu açıkça vurgulamaktadır. Gerçekten, sadece bedeni ile değil özüyle, sözüyle, gönlüyle ve duygularıyla Allah’a yönelen ve O’nun huzurunda olduğu bilinciyle hareket eden insan, Rabbi ile baş başa kalmanın mutluluğunu yakalayacak ve bu bilinçle hayatına farklı bir anlam yükleyecek, bireysel ve toplumsal ilişkilerinde her zaman Allah’ın huzurunda ve gözetiminde olduğu inancıyla daha dikkatli, titiz ve sorumlu bir tavır sergileyecektir.
Maddi ve manevi kalkınmayı hedefleyen ve bu yönde de önemli mesafeler kat eden günümüz insanının, maneviyat ve ahlak alanında aynı ölçüde başarılı olduğunu söyleyemiyoruz. Bunun temelinde de dünyaya boğulurcasına dalıp ilahi çağrıya gönlümüzü ve zihnimizi yeterince açmayışımız yatmaktadır. İşlenen her bir günah ve masiyetin, bencillik, çıkarcılık, kin, düşmanlık, başkalarının hak ve hukukuna saygısızlık gibi olumsuzlukların, bizim manevi ve ahlaki yükselişimizin önündeki en büyük engel olduğu asla unutulmamalıdır. Manevi duygularımızı canlandıran, iç dünyamıza doğru bir yolculuk yaparak kendimizi sorgulamamızı sağlayan kutsal gün ve geceler, bizlere, bireysel ve toplumsal olarak iman, ibadet ve ahlak bakımından kendimizi yenileme, geleceğimizi Allah’ın rızası doğrultusunda planlama ve ümitlerimizi tazeleme fırsatları sunar. Bu fırsatları ganimet bilerek, günahlarımızdan temizlenmek için Rabbimize tövbe etmeli, rızasına uygun yaşayabilmek için O’ndan yardım istemeliyiz. Unutmayalım ki, içtenlikle yapılan dua ve tövbe, kendimizi bulma ve bilmenin, bir başka deyişle bize “şah damarımızdan daha yakın olan” Yüce Yaratıcı’nın huzuruna kabulün en güzel yollarından biridir.
Bu duygu ve düşüncelerle Din-Bir-Sen olarak Bütün Din görevlilerimizin, vatandaşlarımızın, soydaş ve dindaşlarımızın Miraç Kandilini tebrik ediyor, bu mübarek gecede Yüce Allah’a açılan ellerin ve yapılan dua ve yakarışların, İslam aleminin birlik, dirlik ve beraberliğine, toplumsal birlikteliğimizin güçlenmesine, insanlığın barış, huzur ve saadetine vesile olmasını, başta yakın çevremiz olmak üzere bütün dünyada hepimizin gözü önünde cereyan eden hak ihlallerinin, şiddet ve acımasızlığın, acı ve gözyaşının dinmesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyoruz