Desk ve Din-Bir-Sen Genel Başkanı Lütfi Şenocak; Gönüllere Mi’rac olan, Efendimizin gecenin bir anında Mekke’deki Mescidi Haram’dan, Kudüs’teki Mescidi Aksa’ya, oradan da göklere seyahat ettirildiği mübarek gece vesilesi ile yazılı bir mesaj yayımladı.
Yazılı mesajında Şenocak; yarın akşam (Cumartesiyi Pazara bağlayan gece) feyiz ve bereketin coştuğu mübarek gecelerimizden biri olan “Mi’rac Kandili”dir. Bu vesile ile Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de İsra Süresi’nin 1. Ayet-i Kerimesinde: "Bir gece, kendisine bazı âyetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Haram'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten işitendir, görendir." Buyurmuştur. Bu kadar öneme haiz bir gecenin sadece göğe yükselip bir yerden başka bir yere gitmek olmadığını tam aksine “gönüllerle miraç olduğunu” söyledi.
Şenocak, Hz. Muhammed'in peygamber oluşuyla başlayan, putperestlerin müslümanlar üzerindeki baskıları, Peygamber ailesiyle az sayıdaki müslümanlara karşı muhtemelen risâletin altıncı yılında başlayıp üç yıl süren ve büyük acılar getiren ekonomik ve sosyal boykota dönüştü. Bu boykotun ardından Resûlullah, kısa aralıklarla sevgili eşi Hz. Hatice ile amcası ve hamisi Ebû Talib'i kaybetti. Resûlullah'ın bu kayıplardan duyduğu büyük üzüntü sebebiyle bu yıla "hüzün yılı" denildi. İşte bu acılı olayların ardından Yüce Allah, bir bakıma sevgili Resûlünü, sabır ve tahammülü dolayısıyla hem teselli etmek hem de ödüllendirmek istedi ve bunun için genellikle “Mi’rac” diye anılan büyük mucizevî olayı gerçekleştirdi, dedi.
Şenocak; Mekandan münezzeh olan Allah Teâlâ ile Kur'an'ın "âlemlere rahmet" olarak gönderildiğini bildirdiği Hz. Muhammed arasında insan idrakinin kavramaktan âciz olduğu bir şekilde gerçekleşen bu buluşma sırasında Resûlullah'a, içlerinden günahkâr olanlar -eğer affedilmezlerse- bir süre cehennemde cezalandırıldıktan sonra bütün ümmetinin cennete kabul duyurulacağı müjdelendi; ayrıca kendisine bir hediye olarak Bakara sûresinin "Âmene'r-resûlü..." diye başlayan son iki âyeti verildi; İslâm'ın en temel ibadetlerinden beş vakit namaz bu gece de emredildi, dedi.
Şenocak yazılı mesajında bir konuya dikkat çekerek şunları ifade etti; Mi'rac Hz. Peygamber'e büyük bir ihsan, eşsiz bir armağandır; ümmetinin de bundan büyük bir nasibi vardır. Mi'rac gecesi Hz. Peygamber'i, başta mirac olmak üzere genellikle mucizeleri, o gece armağan edilen namaz ibadetinin önemini, İsra sûresini ve orada geçen dini, ahlaki hükümleri anmak, anlatmak, temsil etmek elbette yararlıdır ve yapılmalıdır. Ancak gerek bunları ve gerekse başka meşru şeyleri yapmak "miraç gecesine mahsus" bir sünnet, Hz. Peygamber'in örnek olarak yaptığı bir ibadet değildir; böyle anlaşılırsa dine ekleme (bid'at) yapılmış olur. Özellikle bu hususa dikkat etmek gerekir, dedi.
Şenocak, Mi’rac’ı anlatırken Hz. Ebubekir’in “sıddık” vasfını; Hz. Peygamber'in bir gecede Mekke'den Kudüs'e oradan Sidretü'l Münteha'ya gittigi isra ve Mirâc hâdisesini duyan müşrikler bunu Hz. Ebû Bekir'e yetiştirdikleri zaman; "O dediyse doğrudur" demiştir. Bu sözünden sonra Ebu Bekir'e; İhlaslı, asla yalan söylemeyen, özü doğru, itikadında şüphe olmayan anlamında, "Sıddık" lâkabı verildi. Kur'an tabiriyle, "O, ne iyi arkadaştı " (en-Nisâ, 4/69) denilir, dedi.
Şenocak Mi’rac Gecesi”ni ifade ederken, sadece mekan değiştirmek değil, ahlaki ve davranışsal bir çok kazanımların olduğu mübarek bir gecedir. Yani; sabrın, muhabbetin, güvenin, vefanın, Emr-i Bil Maruf, Nehy-i Anil Münker’in, ahlaki güzelliklerin ve en önemlisi namaz gibi bir temizleyici ve yaradanı ile birebir günde beş vakit karşı karşıya geldiği çok müstesna bir gecedir, dedi.
Şenocak, eğer Mi’rac tam manası ile anlaşılır ise, yüreklere düşen kin, haset, düşmanlık, cana kıyma ve ahlaki bozulma tamamen yok olacaktır. Hal böyle olunca Mi’rac’ın kazanımları daha huzurlu ve yaşanılır bir dünyanın en tabi rotası olacaktır, dedi.
Şenocak yazılı basın açıklamasını şöyle tamamladı; Miraç gecesi, ulvi bir gecedir. O halde bu mübarek geceyi gaflet içerisinde geçirmemeli, ibadetle Allah’a karşı şükran borçlarımızı ödemeliyiz. Namaz kılmalı, Kuran okumalı, Allah’tan af ve bağışlanma dilemeliyiz, aile fertlerimize bu gecenin anlam ve önemini öğretmeliyiz. Annemizi, babamızı ve büyüklerimizi ziyaret etmeliyiz. Bu gecede Allah’a daha yakın olmaya çalışmalıyız. Şunu iyi bilelim ki, Allah’a yakınlık; onun emirlerini yerine getirmek, yasak ettiği şeylerden kaçınmakla mümkündür.
Namazımız; miracımız, Cenab-ı Hakk’a yakınlığımız olsun. Bu duygularla Miraç Kandilinizi tebrik eder, Milletimiz ve İslam âlemine hayırlar getirmesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ederim, dedi.