2009 yılında kamu çalışanlarının hedeflenen zam oranını alamadıklarını söyleyen Şenocak, memurların önemli bir bölümünün zor hayat koşulları altında ezildiğini söyledi. 2009 yılının memurlar için yoğun ve çetin bir mücadele yılı olduğunu belirten Şenocak, “"Memurlar, toplu görüşmelerde hedeflenen zam oranını alamamış, sosyal ve özlük haklarda mutabakat sağlanmış ve memur mali konularda umduğunu bulamamıştır” diye konuştu.

2009 yılını diyanet ve vakıf çalışanları açısından değerlendiren Türkiye Diyanet ve Vakıf Çalışanları Sendikası (Din-Bir-Sen) Genel Başkanı Lütfi Şenocak, 2009 yılında din görevlileri ve vakıf çalışanlarının sosyal, özlük ve mesleki sorunlarının çözülmediğini söyleyerek, din görevlilerinin özlük ve mali hakları konusunda birçok sıkıntı olduğunu, ücret ve haklarda iyileşme, sendikalaşma, grev ve toplu sözleşme haklarına sahip olmaları noktasında geçen yıldan bugüne kadar herhangi bir iyileşme olmadığını belirtti.

Din görevlisi 2009’u mutsuz geçirdi

Açıklamasında din görevlilerinin yıllardır düşük maaşla ve hafta tatili yapmadan çalıştığını ifade eden Şenocak, “Din görevlilerine verilen ücret, sefalet ücreti bile değildir. Türkiye'de din görevlileri her geçen gün yoksullaşırken, son 10 yılda yoksulluk sınırında 34 kat artış olmasına rağmen din görevlisinin maaşları sürekli erimektedir. Memurlar arasında yapılan araştırmalara göre, refah düzeyi en kötü olan memurlar diyanet ve vakıf hizmetleri kolunda çalışan memurlardır. Diyanet ve vakıf çalışanları hizmet kolunda çalışan memurların yüzde 94.55'i refah düzeyi ortalamanın altındadır. Ayrıca diyanette çalışan memurların yüzde 46.sı, geleceklerinden umutlu değilken, yüzde 18.18'i hayatlarından memnun değildir” şeklinde konuştu.

Mesai ücretleri ödensin

2006 yılı toplu görüşmelerinde din görevlilerine resmi tatillerde mesai ücretlerinin ödenmesi imza altına alındığını hatırlatan Şenocak, din görevlilerinin 24 saat mesai yapmalarına rağmen mesai ücretlerinin hala ödenmediğini, toplu görüşmelerde mutabakat altına alınan maddelerin birçoğunun hayata geçirilmediğini, maddelerin kâğıt üzerinde kaldığını dile getirdi.

Açıklamasında “İmza altına alınan maddeler bir an önce hayata geçirilmeli, din görevlisinin hakkı olan mesai ücreti bir an önce ödenmelidir. Hiçbir özlük hakkı yokken de görevini en iyi şekilde yerine getiren din görevlisi, artık hak ettiği yeri almalı, normal memurlarla aynı haklara sahip olmalıdır. Bunun için de Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilat Yasası bir an önce çıkarılmalıdır” diyen Şenocak, 2010 yılında din görevlilerinin daha verimli çalışabilmesi için, maddi durumlarının iyileştirilmesi, mesai ücretlerinin ödenmesi, ek göstergelerinin yükseltilmesi, lojman temin edilmesi, cami temizliğinden sorumlu tutulmamaları gibi yıllardır devam eden sorunların bir an önce giderilmesi gerektiğini kaydetti.

Grev ve toplu sözleşme hakkı için 2010’da ortak mücadele

2009 yılında memura grev ve toplu sözleşme hakkının verilmemesi ile ilgili olarak sendikaların ciddi anlamda mücadele vermediği değerlendirmesinde bulunan Şenocak, sözlerine şöyle devam etti: “Aidatlara zam istemekten çalışanını düşünemeyen yetkili memur sendikaları yüzünden her yıl gelenekselleşen bir toplu konuşma merasimine tanık olmaktayız. Bunun faturası çalışanlara çıkmakta, kamu çalışanları insan onuruna yakışmayan bir ücretle yaşamak zorunda bırakılmaktadır. Bunun nedeni hükümet olduğu kadar yetkili ama etkili olamayan sendikalardır. Yetkiyi almışsınız ama 8 yıldır kamu çalışanının sorunlarına çözüm getiremiyor, kâğıt sendikacılığı yapıyor, masada oturmaktan başka bir işleviniz yoksa artık o masaya oturmayın.”

Sendikacılığın sadece talep müessesi olmadığının altını çizen Şenocak, “Sendikacılıkta asıl olan lafın cilası değil mücadeledir. 2010 yılında bütün sendikaları kamu çalışanlarına grev ve toplu sözleşme hakkı için ortak mücadeleye çağırıyoruz” diye konuştu.