Kamu’da İstihdam edilen Personelin sorunlarıyla ilgili basın açıklaması yapan Din Bir Sen Genel Başkanı Lütfi ŞENOCAK;
Hükümet kendi yürüteceği temel hizmetleri taşeronlaştırmak üzere attığı ilk adım sözleşmeli personel istihdamıdır. Sözleşmeli statüde personel istihdamında ilk sırada Milli Eğitim Bakanlığı (70 binden fazla) Daha sonra Sağlık Bakanlığı, Diyanet ve diğer kurumlar gelmektedir. Bu sayı her geçen gün artmakta kadrolu sayısı ise azalmaktadır.
Hemen belirtelim ki, son zamanlarda sözleşmeli personele yönelik yapılan düzenlemelerle bu mağdur kesimin kısmen güldürülmüş olması yeterli değildir. Hiçbir iş güvencesi olmayan bu insanlara yapmış olduğunuz düzenlemeler ölümü gösterip sıtmaya razı ol demektir. Kesin çözüm bu insanlara biran önce kadro müjdesini vermektir.
Sözleşmeli personel kadroya geçtiği takdirde ne olacak;
· İş güvencesine kavuşmuş olacaklar ki, kadro isteğinin arkasındaki en önemli psikolojik sorun da bize göre budur.
· Sözleşmeliler için en büyük dezavantaj, tayin ve nakil konusudur. Kadroyla birlikte standarda kavuşmuş olacaklar.
· Kamuda asıl olan kadrolu personel istihdamı olduğu için, kurumlardaki idareci ve personel yöneticileri, sözleşmelilerin hakları konusunda yeterli bilgiye sahip değiller. Bu durum, pek çok konuda mağduriyet yaşanmasına sebep oluyor. Kadroyla birlikte bu karmaşa da son bulacak.
· Maaşlar eşitlenecek Ücret farklılıkları ortadan kalkacak.
Sözleşmeli personel istihdamı, taşrada ve özellikle doğu ve güneydoğudaki personel açığının giderilmesi amacıyla düşünülmüştü. Bir diğer amaç da "performansa dayalı insan kaynağı yönetimi" anlayışını kamuya egemen kılmaktı. Fakat her iki amaç da tam olarak gerçekleştirilemediği gibi, kamu personeli rejimi garip bir hal aldı. Örneğin aynı Kur.’an Kursunda Görev yapan öğreticilerden kimi kadrolu, kimi sözleşmeli (4/B) kimisi de Fahri olarak çalıştırılmaya başlandı. Aynı donanıma sahip, aynı işi yapan üç Kur’an Kursu Öğreticisi ama özlük hakları arasında uçurumlar var. İşte bu tablo çok kötü sonuçlar doğurmaktadır. Diğer taraftan kamu personel rejiminin tek sorunu sözleşmeli-kadrolu ayrımı da değil. Unutmayalım ki devlet memurları mevzuatının omurgasını hala 1950'li yıllarda hazırlanmış 657 Sayılı Kanun oluşturuyor. Sözleşmeliye kadro verilmesi bir çarpıklığı düzeltebilir ancak esas çarpıklık çok daha kapsamlı bir ameliyat gerektiriyor. Bu ameliyatı Sayın Başbakandan bekliyoruz. Verilen sözlerin yerine getirilmesini istiyoruz. Seçim öncesinde tüm sözleşmelilerin yüzlerinin güldürülmesini DESK olarak istiyoruz.
Ayrıca kadrolularla aynı sınav ve mülakata tabi tutularak göreve başlayan Sözleşmeli İmam-Hatip, Müezzin-Kayyım ve Kur’an Kursu Öğreticilerinin sesini hükümet duymalı, çalışma hayatlarını kolaylaştıracak düzenlemeleri hayata geçirmelidir. Hakları kısıtlanan tüm çalışanlara kadro verilmelidir.
Son söz olarak diyoruz ki;
Bu sorun daha da büyümeden, kangren haline gelmeden mağdur ettiğiniz kamu çalışanlarını seçim öncesinde gelin güldürün. Huzurlu bir hayat yaşamakta onların hakkıdır. Bu hakkı onlara teslim edin. Herkesin hayır duasını alın. dedi.