Bilindiği üzere geçtiğimiz günlerde sayın Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN; ülkemizdeki seçilme yaşının aslında 18 olması gerektiğini, hükümet olarak daha önce 30’dan 25’e çektikleri seçilme yaşını, 18’e indirebilmek için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması hususunda çalışma başlatılması gerektiğini ifade etmişti.
Desk ve Din Bir Sen Genel Başkanı Lütfi Şenocak Milletvekili yaş sınırı konusunda bir basın açıklaması yaparak ; “Hükümetin bu yaklaşımı, 18 yaşını tamamlayarak reşit olan ve seçme hakkını elde eden gençlerimizin, seçilme hakkını da elde etmek suretiyle kendilerinde gerçekte var olan ancak farkında olmadıkları gücü ve cevheri keşfederek, onlara zannettiklerinden çok daha büyük işler başarabileceklerini gösterecek olması ve onları cesaretlendirecek olması bakımından önemli bir adımdır. Seçilme yaşının aşağı çekilmesi, gençlerin kendilerine olan özgüvenlerinin artması, insan beyninin en güzel ve verimli çalıştığı gençlik döneminde bu genç beyinlerin, lüzumsuz konular yerine ülkenin faydası ve bekası için kullanılarak ülkeye faydalı hizmetlerde bulunulması, enerjilerini ülkemiz ve insanlarımız için harcamaları, erken yaşta olgunlaşıp bilinçlenmeleri ve hayata erken atılmaları, aralarında oluşacak tatlı rekabet sonucu siyasetin yaşlılar mesleği olmaktan çıkıp gençleşerek yeni bir vizyon kazanması, ülke yönetiminde söz sahibi olacak gençlerin, genç neslin sıkıntı ve sorunlarının daha doğru ve güzel tespit edip daha etkin çözümler sunabilecek olmaları, daha iyi bir genç neslin yetişmesi gibi hususlar bakımından faydalı olacağında şüphe yoktur. Böylece gençler, siyasete ve ülke meselelerine daha fazla ilgili ve duyarlı olacak ve çok genç yaşta İstanbul’u fetheden ataları Fatih Sultan Mehmet’e layık bir nesil olma yolunda daha hızlı mesafe katedebileceklerdir. “ dedi.
Şenocak açıklamasına şöyle devam etti; “Ancak, insan haklarının, bireylerin temel hak ve özgürlükleri ile düşünce ve ibadet özgürlüğünün teminat altına alındığı anayasamızda ve diğer kanunlarımızda hiçbir engel ve yasak olmamasına rağmen ülkemizde geçmiş yıllarda ideolojik emellerle, yapay olarak oluşturulan ve son yıllarda kısmen tedavi edilmiş olsa da halen ülkenin kanayan bir yarası olan başörtü yasağı bu şekilde devam ettiği sürece seçilme yaşının 18’e indirilmesi hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Vatandaşlarımız şu anda 25 yaşında da olsa seçilme hakkını kazanabilmektedirler. Ancak, bireysel düşünce özgürlüğü ve temel hak kapsamında değerlendirilebilecek başörtü konusunda böyle bir durum söz konusu değildir. Bir başörtülü vatandaşımız şu anda ömür boyu devlet memurluğundan ve milletvekilliğinden mahrum durumdadır. Kamu kurumlarında başörtülü çalışmak hala yasaktır. Başörtülü olarak hizmet alan insanımız ne yazık ki hala başörtülü olarak hizmet verememektedir. Toplumumuzdaki bayanların büyük bir kesimi başörtülü iken TBMM’de halen başörtülü bir milletvekili bulunmamaktadır. “
“Adalet ve Kalkınma Partisi geçmiş 2 dönemde olduğu gibi ne yazık ki son seçimlerde de başörtülü bir milletvekili adayı göstermemiştir.Seçilme yaşını 18’e çekmek isteyen iktidar partisi kamu kurumlarında ve TBMM’de başörtüsüne karşı devam eden ambargoya neden dur dememektedir? Meclise başörtülü milletvekili olarak girmek hala mümkün olmuyorsa o halde seçilme yaşının 18’e çekilmesinin ne anlamı vardır? Bu durumda bayan vatandaşlarımıza “Biz seçilme yaşını 18’e indirdik, ancak başörtülü iseniz yaşınız 18 değil 28, 38, 48 de olsa sizi milletvekili adayı olarak gösteremeyiz” demiş olmuyor musunuz? “
Şenocak; “Bu nedenle başörtü meselesi seçilme yaşından daha önce halledilmesi gereken elzem bir meseledir. Hükümetimiz bu konuda da gerekli adımları atmalı,siyasi partiler artık milletvekilliğine ve belediye başkanlıklarına başörtülü adaylar gösterebilmelidir. Ülkemizde gerçek manada özgürlük ve demokrasinin var olabilmesi için bu meselenin halledilmesi kaçınılmazdır. Bugün Bosna-Hersek’te bile başörtülü bir belediye başkanı seçilmişken ülkemiz hala neden bu meseleyle uğraşmakta ve zaman kaybetmektedir. Bugün ülkemizin gündeminde Terör, Suriye, Ekonomi, Yeni Anayasa gibi çok daha önemli ve öncelikli meseleler varken, ülkemiz neden hala başörtüsü meselesiyle oyalanmaktadır. Bu duruma artık bir son vermenin zamanı gelmiştir. Geçmiş dönemde millet tarafından Milletvekili olarak seçildiği halde TBMM’den kovulan, yemin etmesine ve vekil olarak görev yapmasına izin verilmeyen, hatta ülkemizi dahi terk etmeye zorlanan Merve KAVAKÇI’ya da bütün özlük hakları ve itibarı bir an önce iade edilmelidir. Türkiye artık geçmişi ile hesaplaşarak artık bu ayıptan kurtulmalıdır. “
“Tabi bununla birlikte Seçim Kanunu ve mevzuatında de gerekli değişiklikler yapılarak, milletvekili veya belediye başkanı adaylarının siyasi parti genel başkanları ve etraflarındaki birkaç kişi tarafından değil de vatandaşın bizzat kendisi tarafından seçilebileceği bir şekle dönüştürülmesi gerekmektedir. Aksi halde 18 yaş ve üstündeki gençlerimiz ne kadar ülke yönetimine katılmak isterlerse istesinler, parti yönetimleri onları aday göstermediği sürece bu mümkün olmayacaktır".
Şenocak açıklamasının sonunda ; “Hem iktidar partisi, hem de muhalefet partileri şu anda ülkemizdeki kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar için mevcut olan, TBMM’de ise temsil hakkı verilmemek suretiyle dolaylı olarak devam eden başörtüsü sorunu hakkında atılması gereken gerekli adımları atarak, mutabık bir şekilde bu meseleyi çözmelidirler. Böylece ülkemiz normalleşmeye doğru bir adım daha atmış olacak, 28 Şubatın kalıntılarından da kurtularak demokrasi ve insan haklarının daha iyi işletildiği bir ülke haline gelecektir. “ dedi.