Desk ve Din Bir Sen Genel Başkanı Lütfi Şenocak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Münasebetiyle Bir mesaj yayınladı..
Desk ve Din Bir Sen Genel Başkanı Lütfi Şenocak mesajında ; milletimizin kadınları, eğitimden sağlığa, yasama, yürütme ve yargıdan iş dünyasına, siyasetten ekonomiye kadar hayatın her alanında başarıyla görev almaktadır.
Ancak;İslamiyet öncesi toplumlarda kız çocukları hiç sevilmez, hatta diri diri gömülürlerdi. Erkekler eşlerini dışlayıp, hor görüp, kendilerine cariyelerden oluşan haremler kurarlardı. Hatta gerici bazı toplumlarda ve uygarlıklarda erkek öldüğünde, eşi de diri diri yakılarak ölen erkeğin yanına gömülürdü. Hiç bir söz hakkına sahip olmayan kadınlar,söz meclislerinde bulunanlara hizmet etmekten öteye gidemeyen bir konuma gelmişlerdi. İslamiyet’le birlikte, kız çocukları ve kadınlar, hor görülüp şiddete maruz kalmaları, bir meta olarak kullanılmaları,bu tür davranışların günah olduğunu Peygamberimiz (s.a.v) ilan etmiştir. Bu dönemde İslamiyet’in daha geniş kitlelere yayılması sonucu ezilen, hor görülen kadınlar gerçek değerini İslamiyet’le birlikte yeniden bulmuşlardır.
Toplumumuz, Her gün gerek görsel, gerek yazılı medyada; Haber, tv, sinema, dizi filmlerde yer alan milletimizin manevi değerleri ile örtüşmeyen yayınlar sonucu toplum yozlaşmaya gitmekte ve hissiz, hareketsiz bir toplum haline dönmektedir. Pembe masallarla kandırılıp, büyütülen insanlar, gerçekle karşılaştıkları zaman bir keşmekeşin içine düşüyor ve bu durumdan kurtulmak için şiddete başvuruyorlar. Belli bir yaşa kadar sorumluluk taşımamış kişiler; yani eğitimden, maneviyattan, sosyal sorumluluklardan uzak kalmış kişilerin evlilik gibi kutsal bir müessesenin sorumluluğunu yüklendiği zaman bu sorumluluğu kaldıramamakta ve şiddet uygulamaktadır.
Bu gün gelinen noktaya bakıldığında kadını korumak amacıyla birçok tedbirler alınmaktadır. Tabi günümüz koşullarına baktığımızda bu önlemlerin uygulanmasında elbette ki fayda olduğunu görmekteyiz. Lakin bu durum daha nereye kadar gidecektir.Örneğin; insanın vücudunda bir yara var onu pansuman yapmak yerine, gelişip vücudu hasta yapana kadar, yani son demine kadar bekleyeceğiz; artık hayat çekilmez hale geldiğinde ameliyat edeceğiz ve böylelikle hem sağlığımızdan, hem de bir uzvumuzdan mahrum olacağız. Gönül ister ki bu tedbirlerin alınması yerine; aileyi nasıl güçlendirebiliriz, nasıl sağlıklı bireyler yetiştirebiliriz. İslami ve ahlaki değerler gibi temel kurallar konulmuş olsaydı aile içi şiddet bu noktalara gelmezdi.
Şenocak mesajında, son dönemde gündemde olan yeni anayasa çalışmalarında kadın hakları ile ilgili olan maddelerin iyi değerlendirilmesi, kadının mağdur edilmemesi gerektiğini vurgulayarak “Ülkede halen örtülü insanlar bazı kurumlara girememekte, birçok devlet kurumlarına da sokulmamaktadır. Farklı inançtaki insanların düşünce ve yaşayışlarına karışılmazken örtülünün, anayurdunda parya muamelesi görmesi manidardır. Başörtülü oldukları için kamusal alandan uzaklaştırılan, itilen kadınlarımızın hakları iade edilmelidir. Özgür, demokrat ve manevi güçle yaşamanın yolu anayasa çalışmalarında kadına verilecek değerden geçmektedir" dedi.