Değerli meslektaşlarım,
Özellikle İmam Hatip, Kuran Kurs öğreticileri ve müezzin kardeşlerimle paylaşmak istediğim zihnimden geçenleri sabahın şu erken saatlerinde kaleme dökmeye karar verdim. Sürçü lisan edersem meslektaşlarımdan peşinen bağışlanma dilerim.
Arkadaşlar!
Dünya gündemine göz atma niyetiyle sabah namazı sonrası internete girdiğimde, muhtelif gazete manşetlerinde gördüğüm manzara karşısında inanın içim burkuldu. Çünkü gündem hiç te iç açıcı değildi. Gerek ülkemizde gerek İslam ülkelerindeki firavun ve Ebu cehil torunlarının, batıl da olsa davaları uğrunda, hakikaten ciddiyetle ve organize olarak çalıştıklarını gözlemledim. Ama buna karşılık Hz. Yusufların, Hz. İbrahimlerin ve dilimizden hiç düşürmediğimiz Peygamberimiz Efendimizin yolunda olduğumuz iddiasında olan bizlerde ise maalesef aynı derecede bir ciddiyet görmemekteyiz. Türkiye ve dünya gündemi karşısında bir Müslüman duyarsızlığı almış başını gidiyor.
Allah bizlere iz’an ve feraset versin!
Bizler din görevlileri olarak, Türkiye ve dünya çapında cereyan eden olayları, bir Müslüman bilinciyle gündemimize taşımak ve sivil toplum kuruluşları çatısı altında faaliyet gösteren sendikalara tanınan haklar çerçevesinde, maruz kaldığımız gündemlerde yaşadığımız tıkanıklık noktalarını bir Müslüman şuuruyla aşmamız ve değerlendirmeye tabi tutmamız gerekmez mi?
Arkadaşlar!
Sendikacılık denilince akla sadece üyelik üzerine bina edilmiş bir sendikacılık gelmemeli. Aynı zamanda ve özellikle Din Bir Sen olarak ilkelerimiz arasında ilk sırayı alan “Toplumsal hareket sendikacılığı; hizmet kalitesini, verim ve üretimi artıran bir sendikacılık” akla gelmelidir. Hiçbir zaman ötekileştirmeye sapmadan, genelde insanlığa, özelde diyanet camiasına hizmeti esas alan bir sendikacılık örneğini sergilemek ve her zaman Müslüman kardeşlerimizin ve özellikle meslektaşlarımızın onurunu, şeref ve haysiyetini zedelememek, tam aksine korumak noktasında ileri derecede hassas olunması gerektiğine inanıyorum.
Ama üzülerek belirtmem gerekir ki, bazı din görevlisi sendikacı arkadaşlarımız, kendi şahsi emelleri ve nefsaniyetleri uğruna, sendikacılığı bir araç olmaktan çıkarıp adeta amaç haline dönüştürüp, aslı astarı olmayan yalan yanlış beyanlarda bulunmaktan çekinmeyerek, sadece ve sadece kendilerini gündemde tutmak adına sarf ettikleri sözlerinin, devran dönüp bir gün kendilerini mahkûm edeceğinin farkına bile varmayarak, günübirlik sendikacılık yaptıklarını gözlemlemek bizleri derinden üzmektedir.
İlkeli sendikacılığı kendine amaç edinen Din Bir Sen kadrosu olarak “sorunların değil, çözümün parçası” olmayı hedeflediğimizi, istişareye açık olduğumuzu, ben ruhunu değil biz ruhunu hâkim kılmak istediğimizi, gerek üyelerimize gerek tüm diyanet personeline ve gerekse İslam âlemine faydalı ve hayırlı hizmetlere kendi çapımızda imza atma çabasında olduğumuzu, özetle ekip çalışmasını üstün tutan bir sendika anlayışını hâkim kılmayı amaçladığımızı, bu vesileyle ilan ediyoruz.
Allah’tan bizleri bu uğurda muvaffak kılmasını niyaz ediyorum!
Sözlerimi bitirirken ülkemiz ve tüm dünya Müslümanlarının mübarek kadir gecesini tebrik eder, İslam dünyasında halklara reva görülen ağır zulümlerin, kan, nefret ve kin kusan Ebu cehil ve firavunların hâkimiyetlerinin son bulmasına, bu mübarek gecenin vesile olmasını Allah’tan niyaz ediyorum.
Hepinize selam, saygı ve muhabbetlerimi sunuyorum.
Şükrü Şahin
Din Bir Sen Marmara Bölge Bşk.
İstanbul Anadolu Yakası İl Bşk.