Bodrum Akgül Delux Otel de İl Başkanlarının katılımıyla gerçekleşen 7. Başkanlar buluşması 27-29 Nisan tarihleri arasında kalabalık ve yoğun tempoda geçen çalışma ile yapıldı. Toplantıya Demokratik Sendikalar Konfederasyonu (DESK) ve Din Bir-Sen Genel Başkanı Lütfi Şenocak, DESK Genel Başkan Yardımcısı ve Din Bir-Sen Genel Sekreteri Hamdullah Silindir, Genel Başkan Yardımcıları Mevlüt Yıldız, Mesut Çakkıroğlu, Ahmet Ceylan, Hasan Türüt, Zeki Çolak'ın yanı sıra Dem. TOÇ-Sen Genel Başkanı Dr. Hayati Oyanık’ta katıldı.
İl Başkanlarının çalışmaları ve görev yerlerindeki sıkıntılar, üyelerin karşılaştıkları sorunlar masaya yatırıldı. Din Bir-Sen üyelerine karşı bazı sendika temsilcilerinin haksız, hukuka aykırı, baskıcı tutumları dile getirilerek eleştirildi. Sendikacılığın nasıl olması gerektiği, nasıl yapılması gerektiği üzerinde duruldu.
Toplantıda bir konuşma yapan Genel Başkan Şenocak, Din-Bir-Sen bir ekip hareketi, bir gönül harekete, bir ortak akıl hareketi olarak ortaya çıktı. Bugüne kadar ilk günkü aşk ve heyecanla faaliyet gösterdik, bundan sonra da aynı ruh aynı heyecanla aynı coşkuyla çizdiğimiz rotada yolumuza devam edeceğiz, diyerek şunları söyledi: “Meyve veren ağacı taşlarlar misali sendikamızı ve konfederasyonumuzu taşlamaktan adeta zevk alan bir güruh var! Kimdir bunlar? Tabii ki sivrisinek gibi insanın kanını emen, emdikçe şişen, şiştikçe azan, sözüm ona kendilerine sendikacı diyen bazı güruh! Kendi menfaatlerini korumaya ve kollamaya çalışan, geleceklerini garanti altına almak düşüncesiyle güçlünün yanında yer alan, çalışanların hakkını gasp eden, insanlara zulüm eden bir güruh. Bu güruh hakkımızda çeşitli iddialarda bulunuyor. Güya biz solcu bir sendikaymışız. Biz davamızı satmışız. ‘Demokratik’ kelimesinden yola çıkarak böyle iftiralar atabilen bu zavallı güruh, sözüm ona sendikacı acizleri bir gün eriyecek, güçsüz kalacak ve zavallı durumuna düşecekler.
Üyelerimizin yeri değiştiriliyor. Müftülüklere asılsız ithamlarla şikâyetler yapılıyor. Üyelerimize istifa etmeleri için baskı yapılıyor. Üyelerimizin iş huzuru bozuluyor. Aile içinde de bazı olumsuzluklara neden oluyorlar. Üyelerimizin çalışma barışı, iş motivasyonu bozuluyor. Böyle baskıları ne insanlık kabul eder ne de hukuk. Üyelerimizin kurum içinde işleri yürümüyor. Görevini yapmaya çalışan üyelerimiz engelleniyor. Son olarak Denizli’de böyle bir olay yaşandı. Bunlar üzüntü verici hadiselerdir. Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun 16. Maddesi üye olma ve üyelikten çekilmeyi, 18. Maddesi de sendika üyelerinin haklarını güvence altına almıştır. Kamu görevlileri tarafsız olmak zorundadır. Hiçbir sendikaya imtiyaz tanınamaz. Aksi halde karışıklığa ve iş barışı ve huzurunun bozulmasına neden olunur. Kanunun 18. Maddesine göre, “Kamu işvereni kamu görevlileri arasında sendika üyesi olmaları veya olmamaları nedeniyle bir ayırım yapamaz.” Buna rağmen bazı kamu kurumlarında idareciler keyfi hareket etmektedir. Hem kamu görevlileri hem sendika yöneticileri ve temsilcileri Anayasa’ya, mevcut sendika yasasına aykırı davranmaktadır. Bunlar hakkında gereken yasal işlemi yapıyoruz. Hiçbir kamu görevlisi, sendika yöneticisi ve temsilcisi bizim üyelerimizi baskıyla yıldıramaz. Baskı zorbalıktır. Hiç kimse yasaların üzerinde değildir. Hukuka aykırı davranmak, yasaları ihlal ederek sendikacılık anlayışı içinde davranmak zorbalıktan başka bir şey değildir. Hukuk, zorbalık yapanları affetmez. Herkes sendikacılığını yasaların verdiği yetki çerçevesinde yapmalıdır.
Sendikacılığın vaatlerle, insanları kandırarak, ikbal vaat ederek yapılmayacağının bilinci içerisindeyiz. Sendikacılığın, tüm insanların hak ve hukukuna saygı göstererek yapılması gerektiği en temel düşüncemizdir. Bu anlamda hiç kimseye baskı yapmadık. İnsanları zorda bırakmadık ve onuruyla oynamadık. Sendikacılık, bir hak mücadelesinin çatısı altında birleşmektir. Sendikal faaliyet; işyerlerinde çalışma barışı, iş huzuru, çalışanın güvenliği ve haklarının elde edilmesi için yapılır. Bu hukuk, sendikamızın demokrat kimliğinde vardır. Her zaman üyelerimizin hak ve hukukunu gözeterek hareket ettik. Haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı sessiz kalmadık. Gücümüz yettiğince hukuk çerçevesinde mücadele ettik. Diyanet camiasında sadece üyelerimizin değil, diğer çalışanlarında karşı karşıya kaldığı haksız ve gayrihukuki uygulamalara karşı sesimizi yükselttik. Hukuk çerçevesinde haklı olana hakkının verilmesi Allah (c.c)’ın emri, Efendimiz (s.a.v.)’in sünnetidir. Bu düşünceden hareketle toplumun birey ve bütün gruplarının hakkını gözeterek onların sıkıntılarını görmeye, güçlerinin yetmediği yerde destek olmaya, seslerinin kesildiği yerde sesi olmaya çalıştık.”
Bundan sonraki süreçte üyelere yapılan baskıları ve haksız uygulamaları yargıya taşımakta daha kararlı olmaları gerektiğini ifade eden konuşmacılar, Diyanet camiasında herkesi kucaklayan bir sendikal anlayışla hareket edeceklerini, bundan taviz vermeyeceklerini belirttiler.
Oldukça verimli geçen Başkanlar buluşmasının son gününde sonuç bildirgesinde yer alacak konular tartışıldı. Diyanet camiası için önemli konular gündeme gelerek sonuç bildirgesinde yer aldı. Sonuç bildirgesinde yer alan konuların başkanların ortak görüşleri olması, bu kararların sıkı takip edileceğinin sinyali Din Bir-Sen üyeleri tarafından da heyecanla karşılandı.
Sendikal faaliyetleriyle göz dolduran ve Diyanet camiasının ümidi haline gelen Din Bir-Sen’in emin adımlarla yoluna devam ettiği, çizgisinden taviz vermeden bundan sonra da aynı kararlı tutumuyla faaliyetlerini sürdürmesi, birleştirici ve bütünleştirici söylemlere devam edilmesi, devletin ve milletin bölünmez bütünlüğüne, manevi değerlere bağlı ve saygılı bir çalışma içinde sendikal mücadelenin devam etmesi gerektiği konusunda fikir birliğine varıldı.
Din Bir-Sen 7. Başkanlar Buluşması, katılımcıların birbirlerine samimi başarı dilekleriyle 29 Nisan günü sona erdi.