Önceki gün Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) adındaki terör örgütü tarafından Musul Başkonsolosluğumuzun işgal edilerek 49 kişinin rehin alınması üzerine yazılı bir basın açıklaması yapan Demokratik Sendikalar Konfederasyonu (DESK) ve Din Bir-Sen Genel Başkanı Lütfi Şenocak çok sert tepki gösterdi. Yazılı açıklamasında, Türk kamyon şoförlerini rehin alan, Türk toprağı sayılan Başkonsolosluğun bulunduğu binaya elini kolunu sallayarak giren terör örgütünün temsilcilerimizi rehin alması utanç vericidir, dedi.

Başkonsolosluğumuzu koruyan çok sayıda Özel Hareket Timi sessiz kalmış, aralarında çocuk, kadın ve Konsolosluk görevlileri dâhil olmak üzere 49 vatandaşımız rehin alınmıştır, diyen Şenocak açıklamasına şöyle devam etti: “Günlerdir konuşulan ve adeta geliyorum diyen bu hain saldırıya niçin sessiz kalınmıştır? Türkiye bu utancın altından nasıl kalkacaktır?

Türkiye’de bayrağımız hainlerce indiriliyor, Başkonsolosluğumuz basılıyor. Yasal olarak orası da vatan toprağımızdır. Orada da bizim bayrağımız var. Bayrak demek, bir milletin özgürlüğüdür. Bayrak elden giderse vatan diye bir şey kalır mı?  Onurumuz çiğnenmiştir, diye tepki gösteren Şenocak şunları söyledi: “IŞİD’in şu anki lideri Hatay’da tedavi edildi. Irak’a gidiyor ve kendisini hayata döndüren bir milletin Başkonsolosluğunu basıp rehin alıyor. Bu nasıl bir kansızlıktır. Besle kargayı oysun gözünü. IŞİD’ın yaptığı kabul edilemez.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti çok acil olarak bölgede gerekli önlemleri almalı, dış politikayı yeniden gözden geçirmelidir. Meclis, acil toplanarak konuyu enine boyuna tartışmalıdır. Benim bayrağıma, toprağıma saldırıda bulunan benim dostum da olamaz, dindaşımda. Şiddetle kınıyorum.

Bölge cadı kazanı gibi kaynamaktadır. Burada hayati tehlikesi olan tek etnik grup Türkmenlerdir. Bu bölgedeki bütün etnik gruplar silahlıdır. Sadece Türkmenler silahsızdır. Bölgede Türkmenlerin güvenliğinin sağlanması için gerekli girişimler derhal başlatılmalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti için Musul’un önemi büyüktür. 637 yılında Müslümanların yönetimine geçen Musul, Osmanlı idaresinde uzun yıllar kalmıştır. Misak-ı Milli sınırları içinde yer almıştır. Zengin petrol kaynakları nedeniyle Lozan’da çözülememiş ve İngiltere ile aramızda problem olmuştur.  1926 yılında yapılan Ankara Anlaşması sonucu Irak’a bağlanmış ve elimizden çıkmıştır. Ancak bu sorunun bugün itibariyle henüz bitmediği anlaşılmaktadır. Bölgede meydana gelen olaylar, kirli düşüncelerin, katil ellerin devrede olduğunu gösteriyor. IŞİD kullanılıyor. Türkiye, adeta Afganistan’ a benzetilmek için Orta Doğu cehenneminin içine çekilmek isteniyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti uyanık olmak zorundadır. Bölgede oynanan oyunları görmelidir. Diplomatik temaslar başta olmak üzere her yol denenmeli ama önce ülkemizin ve vatandaşlarımızın güvenliği ve geleceği düşünülmelidir.

DESK ve Din Bir-Sen olarak bu saldırıyı şiddetli kınıyorum. Vatandaşlarımızın sağ salim ülkemize getirilmelerinin sağlanmasını istiyorum.”