Anadolu Gençlik Derneği (A.G.D.) Etimesgut Şubesinin 11.06.2014 tarihinde saat 20.30’da düzenlediği programa konuşmacı olarak katılan Demokratik Sendikalar Konfederasyonu (DESK) ve Din Bir-Sen Genel Başkanı Lütfi Şenocak, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in merhameti ve insani yönünü anlattı. “Dünya, insan olmanın gerektirdiği ne kadar fazilet varsa hepsini en kâmil şekliyle Allah Resulü’nde (s.a.v.) gördü. Söze sadakat, insana değer, çocuklara şefkat O’nunla gerçek anlamına kavuştu. Sahabe, O’na bakarak O’nu dinleyerek değişti, gelişti, yetişti.
Allah Resulü (s.a.v.) ile söz gerçek değerini buldu. Önce kullara verilen söze sadık kalmayı yaşantısıyla resmetti. Ardından bütün bir insanlığı kulluğa dair Allah Teâlâ’ya verdikleri sözün gereğini yapmaya çağırdı,” diye söze başlayan Şenocak, “Muhammedu’l-Emin olarak anıldığı yıllarda Resullullah olunca bütün bir beşeriyeti kulluk ödevini kuşanmaya, Allah Teala’ya verdikleri ahde sadık kalmaya çağırdı,” dedi.
Allah Resulu (s.a.v.)’nün tevazü sahibi olduğunu ve emrinde olanlara hiç hakaret etmediğini belirten Şenocak, bir defa olsun kaşlarını çatmamıştır. Düşmanlarına daha tutumuyla örnek olmuş, merhametli davranmıştır. Bedir esirlerinin durumu görüşülürken, öldürülmelerinden yana görüş bildiren Hz. Ömer’e “Dün onlar kardeşlerinizdi,” diyerek Müslümanları yok etmeye gelen taifeye merhamet çağrısında bulundu, diyerek konuşmasına şöyle devam etti: “Muhammedu’l Emin verdiği sözü tutan insandı. Çocuklara karşı son derece yumuşak huylu, sevgisini gösteren, kalbi rakik olan insandı. Torunları Hasan ve Hüseyin’i dizi dibinde oturtur, onları sever, hediyeler verirdi. ‘Merhamet etmeyene merhamet edilmez,’ diyen Resul-u Ekrem’in merhameti o kadar engindi ki, hayvanlar da ondan nasipdar olmuştur. Hayvanları aç bırakan ve gücünün üzerinde iş yaptıran enserdan bir adamı uyararak şöyle demiştir: ‘Sana mülk olarak verilen bu hayvanın hakkı noktasında Allah’tan korkmuyor musun?’
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yetimdi. Bu nedenledir ki, yetimlerin halinden en iyi anlayan yine kendisiydi. Defaatle yetimlerin hukukunun korunmasından, yetimlerin başının okşanmasından, onlara sevgi gösterilmesinden bahsetmiştir.”
Kötülük yapana iyilikle karşılık verilmesi gerektiğini belirten Şenocak, Peygamber Efendimiz (s.a.v.), kötülüğü iyilikle defetti. Ömrünü insanlığın kurtuluş davasına adadı. Ümmeti için gözyaşı döken Efendimiz (s.a.v.), Cebrail (a.s.)’e şöyle dedi: “Allah Teala’dan, ümmetimin helak olmalarını değil, sülblerinden yalnız kendisine ibadet eden ve hiçbir şeyi O’na şirk koşmayan bir nesil çıkarmasını istiyorum.Evinde, eşine yardım eden bir insandı. Hz. Aişe’ye evdeki konumu sorulduğunda, O’nu elbisesinin söküklerini elleriyle diken ve ev işlerinde ailesine yardım eden bir eş olarak anlatmıştı, dedi.
Şenocak, Peygamber (s.a.v.)’in insani yönünü anlatırken; insani değerlerin en yüksek mertebeye yükseldiği tek insandır, diyerek şunları söyledi: O’ mescitte namaz kıldırır, savaşta İslam ordusunu yönetir, yetim çocuklara sığınak olur, suffede muallimlik yapar, hastaları ziyaret eder, cenazelere katılır, fakirlerin davetlerine icabet eder, geceleri ayakları şişinceye kadar namaz kılardı. Kulluk adına, dünya ve ahretin imarı adına, insani değerlerin ihyası adına daha ne kadar haslet varsa hepsini en kâmil manda O yaptı.”
A.G.D’nce düzenlenen gecede Hz. Muhammed (s.a.v)’in gerek insanlara gerek hayvanlara karşı merhametini ve insani yönünü; Sahabelerin ve Peygamber (s.a.v.)’in yaşamış olduğu örneklerle anlatan Şenocak, yoğun katılımın olduğu gecede son olarak şunları söyledi: “Son yüzyılda İslam’ın muazzam yürüyüşünü engellemek için çeşitli girişimlerde bulunulmuş ancak bunlar hüsrana uğramıştır. Batı klasik haçlı anlayışını yeniden ortaya sürdü. Karikatürüst ve yazarları kullanarak başta Danimarka basını olmak üzere Norveç, Fransa, Almanya, Hollanda, İtalya, İspanya, İzlanda ve Meksika medyasında geniş ölçekte yer bulan karalama ve aşağılama kampanyalarıyla Efendimiz (s.a.v.)’e ve İslam’a saldırıldı. Bu saldırılar iflas eden Batı medeniyetinin klasik haçlı ruhunu canlandırma projesinin bir parçasıdır. Batı, Allah Resulü (s.a.v.)’ne hakaret ederek varisi olduğu haçlı ruhunun gereğini yaptı. Bunu yaparken Hıristiyan âlemi yekvücut oldu. İslam’ın ulvi değerlerine sövmeyi fikir hürriyetinin arkasına sığınarak meşrulaştırma gayreti, kendi değerlerini evrensel göstermenin tipik bir örneğidir.
Çağımızın modern Müslümanları, Allah Resulü (s.a.v.)’nün sosyal yaşamının özelliklerini içtenlikle benimsemelidir. Müslümanlar, her türlü beladan, kötü alışkanlıklardan, sosyal yaşamı zehirleyen adeta kâbusa çeviren her türlü zilletten ancak bu şekilde kurtulabilirler. Yapmamız gereken ilk vazife, iliklerimize kadar yeniden ve tam bir kararlılıkla Hz. Resulullah’ın Sünnetini kuşanmaktır. Ancak bu şekilde huzura ve mutluluğa kavuşabiliriz.”