Sendikal çalışmalar kapsamında adeta Anadolu turnesine çıkan Din Bir-Sen Genel Merkezi dur durak bilmiyor.
Mardin’den sonra Bitlis’e gelen Demokratik Sendikalar Konfederasyonu (DESK) ve Din Bir-Sen Genel Başkanı Lütfi Şenocak, DESK Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Din Bir-Sen Genel Sekreteri Hamdullah Silindir, Din Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Yıldız, Güneydoğu Bölge Başkanı Mehmet Şirin Ersan bir dizi ziyaretlerde bulundular. Sendikal çalışmalar kapsamında üyelerle bir araya gelen Din Bir-Sen Genel Merkez yönetimi, İl Başkanı, temsilciler ve üyelerle çeşitli konularda görüştü.
İlk olarak Bitlis Müftülüğü’nü ziyaret eden Genel Merkez Yönetimi, Müftülük ziyaretlerinin ardından personelle yapılan toplantıya katıldılar. Üyelerle bir araya gelen Din Bir-Sen, gösterilen ilgiden son derece memnun olduklarını belirttiler.
DESK ve Din Bir-Sen Genel Başkanı Lütfi Şenocak, ziyaret sonrasında yaptığı yazılı basın açıklamasında şunları söyledi: “Sayın Cumhurbaşkanı’nın her fırsatta ifade ettiği gibi kefenimizi giyerek yola çıktık. Din görevlilerine karşı yapılan haksız ve hukuksuz her türlü uygulamaların karşısında olan tek sendikayız. Karşılaştığımız olumsuzluklar bizi yolumuzdan alıkoyamayacak. Onurlu ve dik duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz. Hiçbir zaman siyasi ikbal peşinde olmadık. Üyelerimizle birlikte daha ileriye gidebilmek için çalışıyoruz.
Din Bir-Sen olarak, İslam âleminin birliğinden yanayız. İslam âlemi kardeştir. Bu nedenle birliğimizi ve dirliğimizi korumak ve geliştirmek için çalışıyoruz. Din Bir-Sen bir ailedir.
Din Bir-Sen olarak, görevimizin bilincindeyiz. Sorumluluklarımızı biliyoruz. Bu bilinçle mücadelemizi sürdürüyoruz. Din Bir-Sen ailesi asla bölünmeyecektir. Vaatlere kanmayacaktır. Sabırla yolumuza devam ediyoruz.”
Daha sonra Bitlis merkez de bulunan medreseler ziyaret edildi. Şerefiye, Hacı Beğiye, Nuhiye, İhlasiye, Hatibiye ve Yusufiye Medreseleri gezilerek yetkililerden bilgi alındı. Şenocak, Medreselerle ilgili şunları söyledi: “Medreselerin çok azının günümüze kalıntılarının ulaşabildiği görüldü. Medreselerin bir kısmı polis karakolu olarak kullanılmış, yıkılmış, kimisi bugünkü resmi daireleri barındırıyor. İçler acısı durumda olan medreselerden bir kısmının restore edildiği öğrenildi. Dönemin eğitim ve kültür kurumları olan medreselerin bugünkü hali içler acısı. Bölgede yaşayan halk, medreselere devletin gereken önemi vermediğini belirtiyor. Medreselerin haline üzüldük. Keşke medreselerin önemini ve anlamını kavrayabilmiş olsaydık. O zaman toplum olarak bugünkü hâllere düşmemiş olurduk.”