Demokratik Sendikalar Konfederasyonu (DESK) ve Din-Bir-Sen Genel Başkanı Lütfi Şenocak, Din-Bir-Sen “Erdemliler Hareketi”dir dedi.
Şenocak, son zamanlarda İslam âleminde yaşanan olayların analiz edilerek iyi anlaşılması noktasında önemli mesajlar verdi: Peygamber Efendimiz (a.v.)’in güçsüzlerin ve yardıma muhtaçların yanında yer alarak onların hak ve hukukunu koruma noktasında oluşturdukları asil hareket dünyaya hâkim olmalıdır. Dünya, zorbaların, kanunsuzların, hukuk tanımayanların, menfaatleri için insanlara zulüm edenlerin dünyası olmamalıdır, diyen Şenocak şunları söyledi: “Bütün zorbalıklar, hukuksuz uygulamalar, acı, gözyaşı, kan ve zulüm neden İslam coğrafyasında yaşanıyor? Bunlar düşündürücü değil mi? Çünkü Müslümanlar Allah(c.c)’ın yolundan saptı. Peygamberin izinden gitmek yerine menfaatlerin peşine düştüler. Erdemli olamayan bir toplum, elbette ki acı çeker. Bugün içinde yaşadıklarımız bunun sonucudur. Ruhumuzda her gün derin acılar çekmemize neden olan zulümler son yıllarda arttı. Hakiki Müslümanların vicdanları sızlıyor. Müslüman âleminin birbirini öldürmesini acı içinde izliyoruz.
Ocağımıza ateş düştü, dumanımız tütmez oldu, kimse görmüyor. Bu ateş niye düştü, kimse sorgulamıyor. İnsanlık, silahların gölgesinde öldü. Vicdanlar kör oldu. Müslümanlar, İslâm âleminin içinde bulunduğu bu durumu oturup düşünmelidir. Tekrar tekrar ne yapıyoruz, diye kendine sormalı ve insanlığını sorgulamalıdır.
Müslümanlar, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in ‘Erdemliler Hareketi’ni anlayabilmiş olsalardı bugün bu duruma düşmezlerdi. İslam âlemi yoldan çıktı. Fuhuş, kumar, adam öldürme, ırza geçme, zulüm, hırsızlık toplumumuzda yaygınlaştı. Tren raydan çıktı mı devrilir. Müslümanlar raydan çıktığı için acı ve gözyaşı içinde yaşıyorlar. Bu yüzden Müslüman kanı akıyor. İnsanlığını, vicdanını, hayırlı bir iş yapıp yapmadığını sorgulamadığı için Müslümanlar zulüm görüyor. Kendi kendini öldürüyor. İslam âlemindeki bu vahşilik raydan çıkıp devrilmenin sonucudur.
Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı, İslam ülkelerinde ise din işleriyle uğraşan kuruluşların, Müslümanları uyandırmaları için ciddi çalışmalar yapması gerekiyor. Müslümanları bencillikten ve ahlak yoksunluğundan kurtaracak ve silkinip kendilerine getirecek ortak çalışmalar yapılmalıdır. Şu an İslam âlemi sadece konuşuyor.
Diyanet teşkilatında görev yapan vekilinden asiline kadar bütün din görevlileri vicdanlarını sorgulamalı, biz bu gözyaşının neresindeyiz diye düşünmelidir. Din görevlilerimiz toplumun rehberidir. Toplumu aydınlatan birer meşaledir. Hurafelerden arındırılmış, Kur’an’ın ve Sünnetin ışığında gerçek din ile yol gösteren din görevlilerimiz ‘Erdemliler Hareketi’nin içindedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in izindedir. Hurafelerle yol gösteren din görevlileri İslam âlemindeki bu ateşin sorumlularıdır. Peygamberimizin bıraktığı mirasa sahip çıkamamanın sonucu; Müslüman kanı ve gözyaşıdır. Bunda hepimizin ortak sorumluluğu var. Eğer Mihrabımızın hakkını verebilmiş olsaydık bugün Müslümanlar birbirini öldürmezlerdi. Toplumumuzda zina olmazdı. Kumar yüzünden yuvalar dağılmazdı. Adaletsizlikler olmazdı. Haksızlığa uğrayan bir komşumuzun hak ve adalet çığlıklarını duyamıyorsak, dağılan yuvaları umursamıyorsak Müslümanlığımızı sorgulamamız gerekir. Bir Müslüman’a yapılan haksızlık nedeniyle rahatsızlık duymuyorsak Müslümanlığımızı ve insanlığımızı sorgulamamız gerekir.
Din-Bir-Sen olarak, İslam âleminin içinde bulunduğu kötü gidişattan derin endişe duyuyoruz. Müslümanları kendilerine getirecek bir harekete ihtiyaç var. Sosyal hayatın her alanında Din-Bir-Sen olarak ‘Erdemliler Hareketi’nin yeniden dirilmesi için çalışıyoruz. Diyanet teşkilatında çalışan din görevlilerine yapılan haksız ve hukuksuz hiçbir uygulamayı kabul etmiyoruz. Bunların karşısındayız. Din-Bir-Sen, ‘Erdemliler Hareketi’dir. Bütün din görevlilerini bu hareketin etrafında toplanmaya çağırıyoruz.”