Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’ni 15 Nisan 2015 tarihinde değiştirerek yeni bir düzenleme yaptı. Yapılan düzenleme 2014 yılında yürürlüğe giren konuların çerçeve yer değiştirme yönetmeliği’nde yer alan hükümlerini içeriyor.
Yapılan düzenlemeyi değerlendiren Demokratik Sendikalar Konfederasyonu (DESK) ve Din-Bir-Sen Genel Başkanı Lütfi Şenocak, her zaman söylüyoruz. Diyanet bir düzenlemeye gideceği zaman sendikaların görüş ve önerilerini almalıdır, dedi.
Şenocak, şunları söyledi: “Masa başında yapılan düzenleme kimseyi memnun etmez. Etmesi de beklenemez, ancak düzenlemenin hakkaniyet çerçevesinde olmasını beklemek hepimizin hakkıdır. Düzenlemede olumlu bulduğumuz konular var. Bunun yanında kesinlikle olumlu bakamayacağımız konularda var.
Yapılan düzenlemede kamu personeli olan eş için tayin istenmesinde, eşin memur olma zorunluluğunun kaldırılmasını olumlu buluyoruz.
Aile Birliği mazeretine bağlı yer değişikliği talebinde, ihtiyaç olan yerlerde eşlerin birleştirilmesi olumlu bir karar. Düzenleme ile Eşi özel sektörde çalışan memurun tayin isteyebilmesinin önü açıldı. İl Müftülüklerinin 4 sınıfa ayrılması isabetlidir. Yine camii gruplandırmalarını olumlu görüyoruz.
Yeni düzenlemeyi olumlu olarak gördüğümüzü ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nı desteklediğimizi ifade ederken, olumlu olarak görmediğimiz ve adil olmadığına inandığımız düzenlemelerde söz konusudur. Bunları da açıklamak sendika olarak görevimizdir.
Birbiriyle eşdeğer de sayılan kadroların düzenlenmesi hakkaniyetten uzaktır. Adil bir düzenleme yapılması gerekirken tamamen hayal kırıklığına neden olan bir düzenlemeye gidilmesi konuyla ilgili önceki açıklamalarımızda haklı olduğumuzu bir kez daha ortaya koydu. Düzenleme, eğitim süresi ile en son mezun olunan okulun birlikte baz alınarak yapılması gerekirdi. Hâlbuki düzenlemede böyle bir tercih yapılmamıştır. Hangi akla hizmet ederek böyle bir düzenleme yapıldığını anlayabilmiş değiliz. Buradaki çarpık düzenleme şaşırtıcı düzeydedir. Mesela İlahiyat Fakültelerinden mezun olmayan görevlilerin il ve ilçe müftüleri ile eş değerde görülmesinde görülen çarpıklık gibi. Tabibin, Kur’an Kursu Öğreticisi ile eşdeğerde görülmesi gibi. Bu örnekler çoğaltılabilir.
Eşdeğer Kadrolar başlıklı 44. Maddenin (ç) fıkrasında tabib ve diş tabibinin; uzman imam-hatip, uzman Kur’an Kursu öğreticisi, baş müezzin-kayyım ile eşdeğerde görülmesinde hakkaniyet yoktur. Aynı maddenin 5. Kademesinde yer alan sosyoloğ, psikolog, astronom, mühendis, mimar, biyolog gibi görevlilerin; İmam-Hatip, Kur’an Kursu Öğreticisi, Cami Rehberi, Programcı, Ayniyat Saymanı, Teberrukat Saymanı, Musahhih, Şef, Tekniker, Sağlık Teknikeri, Yönetmen, Prodüktör, Film Yapımcısı, Ses Kayıtçısı, Işıkçı, Montajcı, Spiker, Muhabir, Kameraman, Müezzin-Kayyım, Bilgisayar İşletmeni, Teknik Ressam, Teknisyen, Grafiker, Hemşire, Sağlık Teknisyeni, Laborant, Veri Hazırlama Ve Kontrol İşletmeni gibi görevlilerle eşdeğer sayılması çarpık düzenlemeyi açıkça göstermektedir. Lise mezunu ile 2 ve 4 yıl yüksekokul okuyanların eşdeğer kadrolarda değerlendirilmesi adil değildir. Başka bir çarpık düzenleme (e) fıkrasında yer alan altıncı kademede görülüyor: Şoför diğer memurlarla eşdeğer kadroda görülürken, Veznedar kadrosu aynı şekilde değerlendirilmiştir. Veznedar ile Şoför meslek gruplarını eşdeğer kadroda değerlendiren zihniyetin ne düşündüğünü merak ediyoruz.
Cami gruplandırmalarını ve il Müftülüklerinin 4 sınıfa ayrılmasını olumlu görüyoruz. Din-Bir-Sen olarak bugüne kadar yapmış olduğumuz açıklamalarda camii gruplandırmalarının yeniden düzenlenmesi gerektiğini söylemiştik. Dolayısıyla bu konudaki düzenleme memnuniyet vericidir. Ancak yukarıda belirtmiş olduğumuz konularda yapılan düzenlemeler adil değil. Bir alt kadro ile eşdeğerde görülen görevlinin ne hissedebileceğini tahmin edebiliyor musunuz? Düzenlemenin objektif kriterler dikkate alınarak yapılması gerekir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, belirttiğimiz görevlilerle ilgili düzenlemeyi yeniden gözden geçirmesi gerektiğini hatırlatmak istiyoruz. Düzenleme yapılırken diğer devlet kurumlarındaki esas ve usullerdikkate alınarak objektif bir biçimde yapılırsa kurumlar arasındaki düzensizlik, personel arasındaki maaş dengesizliği, görevin tanımındaki çarpıklık giderilir ve bütün kurum çalışanları hakkaniyetli bir düzenleme ile istihdam edilmiş olur. Diyanet bir düzenleme yapayım dedi, yine eline yüzüne bulaştırdı.”