Namazlardan 20 dakika önce camide olmayan din görevlilerini disiplin cezası vermekle tehdit eden Müftülere ateş püsküren Demokratik Sendikalar Konfederasyonu (DESK) ve Din-Bir-Sen Genel Başkanı Lütfi Şenocak, Müftülere seslenerek “önce siz dürüst olun,” dedi.
Konuyla ilgili yazılı basın açıklaması yapan Şenocak şunları söyledi: “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın almış olduğu karar gereğince camilerimiz sabah namazından yatsı namazına kadar açık olmak zorunda. Din görevlilerimizde yönetmeliğe uyuyorlar. Ancak olağanüstü dunumlar nedeniyle geç kalan din görevlilerimize Müftülükler tarafından baskı ve tehdit yapıldığına dair çok sayıda şikâyetler geliyor. Bu konunun doğruluğunu araştırdık. Gerçektende istekleri dışında olağanüstü durumlar nedeniyle geç kalan din görevlilerine baskılar yapıldığını tespit ettik. Biz de şunu söylüyoruz; ey Müftüler! Amir olarak siz mesaiye geç kalmayın. Mesaiye 1 saat geç başlıyorsunuz, her gün 30-45 dakika erken çıkıyorsunuz. 20 dakika önce camide bulunmayan din görevlisine “aldığınız para haram” diye manevi baskı yapıyorsunuz. Peki, şimdi sizin aldığınız para helal mi? Buna cevap vermenizi bekliyoruz. Bu arada görevini adil bir şekilde yürüten, mesaiye zamanında gelip zamanında giden, personelinin sıkıntılarıyla yakından ilgilenen Sayın Müftülerimizi tenzih ediyoruz. Eleştirimiz, bulunduğu makamın hakkını veremeyen müftüleredir.
Ey Müftüler! Din görevlilerini; seminerler, hasta ziyaretleri, kutlu doğum ve buna benzer etkinliklere katılmaya mecbur tutuyorsunuz. Yol parası veriyor musunuz? Üstelik bu etkinliklere katılımı mesaiden saymıyorsunuz. Ama bırakın 20 dakikayı geç kalmayı, camiye 10 dakika geç kalan imamı yüz kızartıcı suç işlemiş gibi azarlıyorsunuz. Soruşturma açmakla, disiplin cezası vermekle tehdit edip baskı yapıyorsunuz. Din görevlilerini bu kadar sıkı takip ettiğiniz kadar Müftülüklerdeki personeli de takip ediyor muzsunuz? Malum sendikanın temsilcisi, üyesi olanlar, siyasilerin yakınları olanlar, uzaktan yakından siyasi dayısı olanlar, hemşerileriniz olanlar istediği gibi hareket edebiliyor. Mesaiye geç gelip erken gidebiliyor. Bunlara gıkınız çıkmıyor. Ama gariban din görevlilerinin sırtına bindikçe biniyorsunuz. Müftülük personeli resmi tatillerde izin kullanıyor, hafta sonu izin yapıyor, biraz iş bilen personel, iş bilmeyen Müftü için ‘Müftüyü kafaya aldım’ diye her yerde övünüyor. Siz bunlara göz yumuyorsunuz. Din görevlilerinin haftada bir gün izni var. Resmi tatillerde izin kullanamıyor. Özverili bir şekilde çalışan din görevlilerimizi rencide ediyorsunuz. Buna hakkınız yok. O makamlar, din görevlilerine hakaret makamı değildir. Sadece siz değil, sizin personelinizde din görevlilerimizi aşağılıyor, azarlıyor, bekletiyor. Din görevlileri zulüm görüyor. Bu zulme son verin. Kendinize çeki düzen verin. Önce kendinizi düzeltin ki kurumunuzda düzelsin. 10 dakika geç kaldın diye azarlamayın, hakaret etmeyin. Geç kalan din görevlisine ‘niye geç kaldın’ diye hiç soruyor musunuz? Amir, personelinin her şeyiyle yakından ilgilenmek zorundadır. Müftü olarak şatafatlı odalarda makam koltuklarına yaslanarak keyif çatana kadar din görevlilerinin sorunlarıyla ilgilenin. Onların can güvenliğini düşünün. Camide korumasız oldukları için her an bir saldırıya maruz kalabileceklerini düşünerek çözüm üretin. Bunu yapamıyorsanız o makamları boşaltın. Bunun vebalini Allah(c.c)’a veremezsiniz.
Din-Bir-Sen olarak, bundan böyle din görevlilerine zulüm yapan, baskı yapan, buna karşılık kendi personeline sözünü geçiremeyen Müftüleri kamuoyuna açıklayacağız. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonrada din görevlilerimizin sorunlarıyla yakından ilgilenerek kamuoyu ile paylaşacağız, gerektiğinde ilgili kurumlara bildireceğiz. ‘Önce insan, sonra sendika’ anlayışıyla hareket ediyoruz. Çalışmalarımızda bu eksendedir. Hiçbir makamın ve şahsın din görevlilerimizi rencide etmesine, hakaret etmesine göz yumamayız. Böyle bir uygulamayı ve yönetim anlayışını kabul etmemim mümkün değildir.”