Demokratik Sendikalar Konfederasyonu (DESK) ve Din-Bir-Sen Genel Başkanı Lütfi Şenocak, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Ermenice Kur’an meali yayınlamasına tepki gösteren çeşitli çevrelere “Aklınız başınızda mı?”diye seslendi.
Konuyla ilgili yazılı basın açıklaması yapan Şenocak, Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Genel Müdürü Yüksel Salman’ın ifadesine göre 4 bin adet Ermenice Kur’an mealinin basılarak çeşitli kütüphanelere ve derneklere gönderileceği açıklaması bazı çevreleri rahatsız etmiş! Ermenice meallerin 1915 olaylarının yıldönümünde bastırılması da dahil olmak üzere akıldan ve izandan yoksun bir şekilde eleştirildiğini görüyoruz, dedi.
Şenocak şunları söyledi: “Ermenice Kur’an mealinin zamanlamasının bir önemi yoktur. Önemli olan İslam’a hizmettir. 1915 olaylarının yıldönümünde bütün dünyaya ve Ermenilere İslam dinini anlatmanın ne zararı olabilir? İslam’ın kardeşlik dini olduğunu Ermeniler öğrensin. 1915 yılında Ermenilerin Müslümanlara yaptığı katliamları, sırf dinimizin emri gereğince onlara yapmadığımızı, sadece kendimizi koruduğumuzu anlamaları gerekiyor. Bunun en iyi yolu da şüphesiz Kur’an’ı kendi dillerinde okumalarını sağlamaktır. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı bu güzel hizmeti yapmakla ne kadar övünse azdır. Bu hizmeti kamuoyuna duyurmanın reklam olarak düşünülmesi de son derece şaşırtıcı bir ifadedir. Kur’an’ın Ermenice yayınlanması önemli bir olaydır ve bunun kamuoyu ile paylaşılması gerekir. Bu hizmetin gizlenmesini gerektirecek bir şey yok. Dolayısıyla bu yayından başka anlamlar çıkartarak yapılan hizmeti yıpratmaya kimsenin hakkı yoktur.
Kur’an’ın Ermenice bastırılmasını düşmana verilmiş bir taviz gibi göstermeye çalışmak, bu millete ve bu milletin değerlerine saygısızlıktır. Öncelikle şunun bilinmesi gerekir ki Kur’an’ın çeşitli dillerde yayınlanmış mealleri var. Ermenice basılması da faydalıdır. Yabancı milletlerin İslam’ı tanımaları, Müslümanlar hakkındaki ön yargılarını gidermek için bu tür hizmetlerin yapılması zaruri olduğu gibi, buna benzer kültürel etkinlik ve faaliyetlerin yapılması son derece faydalıdır.
Ermenice Kur’an meali yayınlanmasının millete ve onların kurumlarına ne gibi zararı olabilir? Milletin itibarını mı yaralar? Bu nasıl bir mantıktır? Kur’an’ın Ermenice yayınlanmasını, yayınlayan kurum yöneticilerinin ferasetsizliği ve basiretsizliği olarak yorumlamak, bunu iddia edenlerin akıl ve izandan yoksun olduklarını gösteriyor. Ayrıca utanmadan kalkıp kavram ve kelimeler üzerinden ders vermeye kalkıyorlar ki bu da akıl, fikir ve düşünce yoksunluğunun göstergesidir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nı yönetenler, İlahiyat Fakülteleri ve devletin diğer üniversitelerinden mezun olmuş, alanlarında uzmanlaşmış basiret, tecrübe, akıl ve fıtrata uygun, geleceği görebilme özelliği bulunan, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in buyurduğu gibi ‘Mümin akıllı, zeki ve uyanıktır’ sözüne uygun, konunun özünü kavrama, gerçeği detaylarıyla gören insanlardır. Sizler hiç merak etmeyin diyanet emin ellerdedir. Onlar ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar. ‘Mümin akıllı, zeki ve uyanık’ olmalıdır. Ermenice Kur’an meali yayınladınız diye diyanet’i eleştirenler bu mübarek sözün özüne bir baksınlar, sonra da dönüp kendilerine baksınlar. Basiretsiz, feraset yoksunu, ancak cahil, akılsız insanlar böyle bir eleştiri yapar. Cahil insanların hizmeti anlaması beklenemez.
Din-Bir-Sen olarak, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Ermenice Kur’an meali bastırıp dağıtmasını İslam’a hizmet olarak değerlendiriyoruz ki aslen de böyledir. Dünya dillerinde Kur’an yayınları vardır. Bunu görmeyen, bilmeyen ve hizmeti anlamayan insanların, yöneticilerin böyle güzel bir hizmeti eleştirmesi aymazlıktır. Bu, dini hizmettir. Çünkü Müslüman olmayan bir topluluğa Kur’an’ın ve Allah’ın dini olan Müslümanlığın öğretilmesi, tanıtılması dini bir hizmettir. Müslümanlara karşı ön yargı, tarihsel kin, nefret ve düşmanlık duygularının yok edilmesi, husumetin ortadan kaldırılması için anlamlı bir hizmettir. Dolayısıyla bir şeyi eleştirirken neyi, ne için eleştirdiğine iyi bakmanız gerekir. Ağzı olan konuşmamalı, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in dediği gibi ‘akıllı, zeki ve uyanık’ olanlar konuşmalıdır.”