Açıklamasında, sözleşmeli imamların, atanmak için aylarca beklemeden kısa süre içerisinde göreve başlatılmalarına kamuoyu sevinmiş ve diyanet tarihinde bir ilk, şeklinde değerlendirmemize neden olmuştu.  Sendika olarak bu gelişmeyi destekleyerek kutlamıştık, dedi.

Şenocak açıklamasında şunları söyledi: “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 4/B statüsünde sözleşmeli imam sınavlarını kazanarak atamaları yapılan genç kardeşlerimizin heyecanları kursağında kaldı. Müftülükler yine keyfi uygulama ile genç imamlarımızı sıkıntıya sokuyorlar.

Sendikamıza yapılan şikâyetlerden, Müftülüklerdeki memurların keyfi uygulamalarının artık bardağı taşırdığını belirtmemiz gerekiyor. Yeni atanan genç imamlar henüz memuriyeti bile bilmiyorlar. Teşkilatı ve mesleki mevzuatı bilmiyorlar. Yeni göreve atanmış olmanın verdiği heyecan içerisindeler. Kimi evli, kimi çocuk bekliyor, kimi ilk defa evinden ayrılıyor, kimi bekâr. Bu imamlarımızın ayrı ayrı problemleri var. Genç imamlarımıza yardımcı olmak, daha başında meslekten soğutmamak gerekirken, mesleğin başında ‘bu nasıl bir kurum?’ düşüncesini oluşturmanın bir anlamı olmadığı gibi, kuruma zarar vermekten başka bir işe yaramaz.

Müftülüklerde, genç imamlarımıza 2 gün içinde başlamak zorundasınız, şeklinde dayatmada bulunuluyor. Bunlar atandıkları yerde barınacakları yerleri ayarlayacaklar. Ramazan Ayı yaklaşmakta, buna göre kendilerine bir düzen kuracaklar. Bu genç kardeşlerimize yardımcı olunması gerekirken, onların sıkıntılarını gidermek zorunluluğu varken, 2 gün içinde göreve başlamak zorundasın, dayatmasını anlamakta zorlanıyoruz. Yeni atanan bazı genç imamlara müftülük memurlarının, ‘Kardeşim git başla. Nerde kalırsan kal, benim problemim değil,’ şeklinde sert sözlerle kovduklarına dair şikâyetler alıyoruz. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 62’nci maddesini Müftülüklere ve buralarda görev yapan memurlara hatırlatmak istiyoruz.

Kanun şöyle diyor;

“a) Aynı yerdeki görevlere atananlar atama emirlerinin kendilerine tebliğ gününü,

b) Başka yerdeki görevlere atananlar, atama emirlerinin kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde o yere hareket ederek belli yol süresini,

izleyen iş günü içinde işe başlamak zorundadırlar. Savaş ve olağanüstü hallerde bu süre Bakanlar Kurulu Kararı ile kısaltılabilir.”

Kamuda mehil müddeti diye anılan ve 657 sayılı Kanunun 62 nci maddesinde yapılan düzenleme ile memurlara verilen 1 ve 15 günlük süre, atanan kişiye tanınmış bir haktır. Bu hakkı keyfi olarak kimse gasp edemez. Hiç kimse kanunun üzerinde değildir. Hiç kimse kendisini kanun koyucu yerine koymasın. Bu hukuksuz uygulamayı yapanlara sesleniyorum: Kanunun verdiği hakkı nasıl sınırlarsınız? Bu gücü nereden alıyorsunuz?

Din-Bir-Sen olarak, imamlarımızın hakkını ve hukukunu kimsenin gasp etmesine, sınırlamasına izin veremeyiz. Bunu yapanların karşısında oluruz. Hukuk önünde bunun hesabını sorarız. Sayın Müftüler, 657 Sayılı Yasa’yı siz bilmiyor musunuz? Bilmiyorsanız önce siz öğrenin, sonra da memurlarınıza öğretin. Müftülükler, Türkiye Cumhuriyeti’nin kanunlarına tabii değil mi? Bu keyfi uygulamalarınızdan bir an önce vazgeçin.

Diyanet İşleri Başkanlığı’na da buradan şunları söylemek istiyorum: Genç ve mesleğin acemisi olan imamlarımızı hızlı bir şekilde göreve başlatarak vatandaşların dini vecibelerini yerine getirmelerini sağlamak düşüncesi güzel. Biz de destekliyoruz. Ancak bunların mesleğin başında karşılaşabilecekleri problemleri hiç düşünmediniz mi? Bu sorunları gidermek için önceden önlem almadınız mı? Müftülüklere talimat vermediniz mi? Böyle bir yönetim anlayışı olabilir mi? İmamlarımızın sıkıntılarını görün. Bu sıkıntıları gidermek için gerekli önlemleri alın. İmamları daha göreve başlamadan mesleğinden soğutmayın.”