Açıklamasında, aile kurumlarının çok yıpratıldığına dikkat çeken Şenocak, aile, toplumun çekirdeğidir. Bu çekirdek çatlamaya başladığı zaman toplumu sarar ve en çok zararı da çocuklar görür. Ailede birlik ve beraberlik esastır. Ailede birlik ve beraberliğin çatırdamaya başlaması aile bireylerinin yalnız kalmasına yol açar, dedi.                                                                                      

Şenocak şunları söyledi: “İyi günde de kötü günde de dayanışmanın en güzel örneğini aile kurumu sergiler. Aile kurumu, aileyi oluşturan bireylerde yardımlaşma, hoşgörü, saygı ve sevgi gibi unsurların gelişmesini sağlar. Aile kurumu ne kadar düzgün, ne kadar sağlam olursa, toplumda o kadar sağlam olur.

İçinde yaşadığımız yüzyılda aileyi birbirine bağlayan kavramlar zayıflamıştır. Müslüman Türk toplumunun dininden ve tarihinden almış olduğu bazı değerler zayıflamış, bunun sonucu olarak aile kurumu değerini kaybetmiştir. Çocuklarına dini ve milli değerleri öğretemeyen aileler aynı zamanda ahlaki zafiyetin esiri olmuşlardır. Aileyi birbirine bağlayan değerlerin zayıflatılması için her türlü oyun oynanmaktadır. Buna sessiz kalırsak her türlü değer yargılarımız yok olacaktır. Aile kavramı yok olacak, dağılacak, çocuklar sokaklara düşecek, suç oranında patlama yaşanacak, sokaklarımız anarşiden geçilmez olacaktır. Bu nedenle devletin yapamadığını aileler yapmalıdır. Eğitim önce aileden başlar. Aile, çocuklarına başta dini değerleri, sonra milli değerleri öğretmelidir.

Sokağa çıktığımız zaman her köşe başında dilenen bir çocuk görüyoruz. Bu çocukların yeri sokaklar değil, okul olmalıdır. Aile içinde büyümesi gereken çocuklar sokaklarda büyüyor. Çocuk terk edilmemeli, aksine sevilmeli, kendini güvende hissetmeli, gelecek kaygısı yaşamamalıdır. Aileler çocuklarına sahip çıkmalı, onları korumalıdır. Aileyi korumak, çocuklara sahip çıkmak, dini, ahlaki, hukuki ve sosyal bir sorumluluktur. Aile, sevgisizliğin ve kimsesizliğin yaşayabileceği bir ortam değildir. Sevginin olduğu yerde kötülük, karamsarlık, kin, düşmanlık yaşayamaz. Sevgi toplumu olmak için başta aile kurumunu korumamız gerekiyor. Aile kurumu kaderine terk edilmemeli, gerektiğinde aileye yardım edilerek bozulması engellenmelidir. Aile birliğinin bozulması toplumsal facianın önünü açar.

Din-Bir-Sen olarak aile birliğinin korunmasından yanayız. Yazılı ve görsel yayınlar aracılığıyla aileler bilinçlendirilmelidir. Aile birliğini bozacak tehlikelere dikkat çekilmeli, özellikle çocukların korunması için ailelere destek verilmeli ve eğitilmelidir. Eğitim, sağlık ve sosyal sorumluluk gereği Din-Bir-Sen olarak çocukların sağlıklı gelişebilmesi ve büyümelerini sağlamak amacıyla bazı çalışmalar üzerinde duruyoruz. Üyelerimize ücretsiz olarak dağıtacağımız sağlık seti ile bizlerden birer parça olan çocuklarımızın geleceğini garanti altına almak istiyoruz. Sağlık en büyük hazinedir. Bu düşünceyle çocuklarımızın eğitilmelerine büyük önem veriyoruz. Bu çalışma sosyal sorumluluk projemizdir. Bu kapsamda temsilciliklerimizde ilçelerinde ‘ailenin korunması’ konulu çeşitli konferans ve paneller düzenleyerek farkındalık oluşturmaya çalışıyorlar. Maddi ve manevi olarak aile kurumunun korunması gerektiğine inanıyoruz. Huzurlu, mutlu ve sağlıklı aileler, toplumun sağlıklı bir şekilde gelişmesini temin edecek tek kurumdur. Din-Bir-Sen olarak bu konularda kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmaya hazırız.”