Şirketlerde iş aramak onur kırıcı!

Yaklaşık 15 kişilik din görevlileri heyetiyle yakından ilgilenen ve tek tek hâl hatır soran Demokratik Sendikalar Konfederasyonu (DESK) ve Din-Bir-Sen Genel Başkanı Lütfi Şenocak, din görevlilerini dikkatle dinledi. Emekli din görevlileri; almış oldukları emekli maaşıyla geçinemediklerini ve bu yaştan sonra haç ve umreye götüren şirketlerde çalışmak zorunda kaldıklarını söylediler. Bir din görevlisi olarak içinde bulundukları durumun çok acı olduğunu ve sıkıntılarını kimseye anlatamadıklarını söyleyerek şöyle dediler: “Bizler hükümetimizden çok şeyler bekliyorduk. 13 yıl bütün gücümüzle destekledik. Her şeyimizi verdik. Hâkimlere savcılara yüksek zam yapan hükümet, emekliyi görmemezlikten geliyor. Bizi anlamıyor. Emekliler olarak kendimizi dışlanmış hissediyoruz. Bunalımdayız. Kiramızı ödeyemiyoruz. Bu yüzden şirketlerde çalışıyoruz. Sağa sola gidip uygun iş var mı diye soruyoruz. Bu çok onur kırıcı. Allah buna razı olmaz!”

Yetkili sendikaya inanmıyoruz.

Halen görev yapan din görevlileri de idari ve toplumsal pek çok sorunları olduğunu, ancak bu sorunları cesur bir şekilde kamuoyuna duyuran tek sendikanın Din-Bir-Sen olduğunu söyleyerekşöyle konuştular: “Bugüne kadar yüksek sesle dile getirilemeyen hatta konuşulması bile bizim için sıkıntı yaratacak olan sorunlarımızı dile getirdiniz. Biz inanıyoruz ki Diyanet’in sonradan yaptığı bazı düzenlemelerle sıkıntılarımızı gidermeye çalışması Din-Bir-Sen’in sayesinde olmuştur. Yetkili sendika ne derse desin inanmıyoruz, ancak tayin v.s. baskılar nedeniyle korktuğumuz için o sendikadayız. Din-Bir-Sen’in bu duruşuyla geleceğin en büyük sendikası olacağını görüyoruz.  Teşkilatımızda tek alternatif sendika Din-Bir-Sen’dir. Bunu bütün teşkilat çalışanlarımız biliyor. Din-Bir-Sen’den Allah razı olsun. Çalışmalarınızı görüyoruz ve takdir ediyoruz.”

Hizmet ederken hangi sendikalı olduğunuza bakmıyoruz.

Genel Başkan Lütfi Şenocak’ta yaptığı konuşmada, bütün olumsuzluklara rağmen dik durmaya çalışıyoruz. Onurlu bir şekilde mücadele ediyoruz. Diyanet çalışanları kardeştir. Teşkilata bir bütün olarak bakıyoruz. Hiçbir kardeşimizi ‘sen şu partilisin veya şu sendikalısın’ diye ayırt etmiyor ve dışlamıyoruz. Sendika olarak sadece üyelerimizin değil bütün teşkilatın haklarını korumaya çalışıyoruz. ‘önce insan sonra sendika’ anlayışımız buradan geliyor. Bu anlayışla hizmet etmeye çalışıyoruz. İster çalışan, ister emekli, hangi partili, hangi sendikalı olursa olsun insandır ve bizim kardeşimizdir. Bu bakış açısıyla siyasi ikbal peşinde koşmadan çalışıyoruz, dedi.

Şenocak konuşmasına şöyle devam etti: “Sendikacılık vaatlerle yapılmaz. İnsanları kandırarak yapılmaz. Sendikacılık baskı ile yapılmaz. Sendikacılık, bir hakkın alınması için mücadelenin verildiği çatı altında birleşmektir. Sendikal faaliyet, üyelerin işyerlerinde çalışma barışı, iş huzuru, çalışanın güvenliği ve haklarının elde edilmesi için yapılır. Üyeler, haklarını elde ederken, onların aileleri de mutlu ve huzurlu bir yaşama sevincine kavuşur.

Din Bir-Sen olarak toplum menfaatlerini gözeterek hareket ediyoruz. Toplumun tüm kesimlerinin problemlerini görmeye, gücünün yetmediği yerde onların sesi olmaya çalışıyoruz. Din Bir-Sen olarak diyanet teşkilatının birlik ve bütünlüğünden yanayız. Sendika olarak birliğimizi, bütünlüğümüzü bozmaya yönelik hiçbir oyunun içinde yer almadık. Buna müsaade etmeyiz.

Din Bir-Sen çatısı altında hepimiz kardeşiz, bir aileyiz. Sendika olarak, hem diyanet teşkilatına karşı, hem de topluma karşı görevlerimizi biliyoruz. Bu anlayışla çalışıyoruz. Sendika olarak inancımız odur ki din görevlilerimiz gelecekte daha mutlu ve huzurlu olacaklardır. Ancak bunun yolu birlikten geçer. Bölünmeyeceğiz, vaatlere kanmayacağız, sabredeceğiz.  Bunun için diyanet teşkilatından yetki istiyoruz. ”

Yaklaşık bir saatten fazla süren görüşmenin ardından din görevlileri giderken “Korkmasak hemen geleceğiz!” demeleri dikkat çekti.