Devletin dine baskısı mı var?

DİNİHABERCİ.COM: 13 yıllık AK Parti iktidarında dine zarar verildiği iddia ediliyor. Size göre devletin dine baskısı oldu mu?

GENEL BAŞKAN: Hayır. AK Parti iktidarı döneminde dini alanda çok hizmetler yapıldı. Çok güzel gelişmeler oldu. Avrupa Devletleri, ülkemizdeki dini hizmetlerin gelişmesinden kaygı duyuyor. Özellikle ABD’nin 2012 ve 2013 yıllarında yayınladığı Din Özgürlüğü Raporunda, ülkemizin, ‘Özel Kaygı duyulan Ülkeler’ listesinde gösterilmesi anlamlıdır. Konuyla ilgiliSayın Başkan Görmez’in bu rapora cevaben“Ben ve arkadaşlarım İslam dinini baskı altında tutan bir kurumda çalışmayız,” sözlerini hatırlıyorum.

Dünyada dinini en iyi yaşayan ülke Türkiye’dir. Devletin İslam dinine baskı yapması söz konusu olmadığı gibi, aksine dini özgürlüklerin önünü açarak Müslümanların dinini en iyi şekilde yaşamalarını sağlamıştır. Bugün, ülkemizde kamunun her alanında dini inançlarını yaşamak isteyen Müslümanlar rahatça ibadetlerini yapabiliyor, kamusal alanlarda başlarını örtebiliyorlar. Ülkemizde din özgürlüğü çok geniş boyuttadır. Bütün dinler özgürce ve bir arada yaşayabilmektedir.

Ülkemizdeki din özgürlüğünü bilerek ve kasıtlı olarak görmeyen komisyonun bu yaklaşımını Din Bir-Sen olarak kabul etmemiz mümkün değil. Raporda yer alan haksız ve maksatlı ifadelere şiddetle karşı çıkıyoruz.

Devletin, Diyanet Kurumu aracılığıyla İslam dinini baskı altında tuttuğu ifadesi gülünç ve düşündürücüdür. Din Özgürlüğü Komisyonu, Avrupa devletlerinin sınırları içerisinde camii kapatan, ecdadımızdan kalan camileri harabeye çeviren, içkili mekânlar yapan ülkelerin din anlayışına ve din özgürlüklerine baksın. O ülkeleri incelesin. Kendini medeni göstermeye çalışan Avrupa ve onların tek taraflı komisyonlarının Türkiye’deki din özgürlüğünü kendilerine örnek almalarını beklerdik.

DİNİHABERCİ.COM:Mobbing hakkında bilgi verir misiniz? Basın açıklamalarınızda üyelerinize mobbing yapıldığını söylüyorsunuz.

GENEL BAŞKAN: İşyerlerinde mobbing uygulanması ciddi bir problem. Uluslararası yasalarla suç kabul edilmiş, ülkemizde bunu kabul etmiştir. Mobbing ile ilgili ülkemizde hukuki yaptırımlar söz konusudur. Bununla ilgili kanun ve yönetmelikler yayınlanmıştır.“İşyerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi Hakkındaki Başbakanlık Genelgesi"bulunmaktadır. Mobbing, hem kamuda hem de özel sektörde mücadele edilmesi gereken önemli bir sorundur. Anayasanın 125, 128 ve 129’ncu maddeleri çalışanların haklarını düzenler. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 94’ncü maddesi, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 417’nci maddesi ve 657 Sayılı Devlet memurları Kanunu’nun 10, 11, 17, 18 ve 21’nci maddelerinde konuyla ilgili düzenlemeler vardır. Buna rağmen mobbing’in önlenememesinin nedenleri var. Mobbing sosyal kabadayılıktır. Çalışanların, amirleri veya bir insan ya da güçlü bir grup tarafından yıldırılması, sindirilmesi, korkutulmasıdır. İşyerlerinde psikolojik terör anlamına geliyor. Sistematik baskı uygulanmasıdır. Bir araştırmaya göre okullar ve sağlık sektöründe yaygın olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak son zamanlarda diyanet teşkilatında da yaygınlaştığını görüyoruz. Mobbing organizasyon bozukluğundan kaynaklanıyor. Bu da yönetimlerin önlem almadığını gösteriyor. Mobbing, daima güçlü olma isteği içinde ve iktidar hırsı, kötü niyetli ve hileli yollara başvurmaktan çekinmeyen, düşmanca duygular içinde olan, karşısındaki insanın ruh halinden zevk alan kişiler tarafından uygulanıyor.

Din-Bir-Sen üyelerinin istifaya zorlanması, başka bir sendikaya üye olmaları için zorla ikna çalışmaları, izinlerinin askıya alınması, idari işlemlerinin geciktirilmesi, gereksiz savunma alınması, soruşturma açılması, üyelerimizin işyerlerinin sürekli olarak denetime tabii tutulması v.s. konularında üyelerimize baskı uygulanıyor.

Yetkili sendika üyesi olan bir murakıp, üyemizin işyerini sürekli olarak denetime tabii tutuyor ve denetim defterine yaptığı denetimi kaydetmiyor. Genel Başkan Yardımcılarımızdan bir arkadaşımız bilgi almak için bu murakıbı aradığında “bana baskı yapıyor” diyerek hakkında şikâyet dilekçesi verdi. Bu da bir mobbingtir.

Bu örnekte olduğu gibi sadece üyelerimiz değil, aynı zamanda yönetim kadrolarımızda yer alan arkadaşlarımıza da bu tür baskıların yapılması söz konusudur. Bunlar motivasyonu ve morali bozucu, insan ilişkilerini zedeleyici, kuruma saygınlığı yaralayan, devlete güveni yok eden psikolojik taktiklerdir. Sendika olarak basın açıklamalarımızda, Müftülüklerin tarafsız olması ve hiçbir sendika üyesine baskı yapılmaması için genelge çıkarılsın, diye çağrıda bulunmamıza rağmen diyanet bizi duymadı. Diyanet teşkilatında mobbing’in en üst seviyede uygulandığı herkesçe biliniyor. Buna rağmen Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sessiz kalması, önlem almaması da mobbing’in başka bir uygulama yöntemidir. Sizin aracılığınızla diyanet’e tekrar çağrıda bulunuyorum; hiçbir sendika üyesine baskı yapılmaması için önlem alın. Aynı zamanda bu konu hukuki bir sorumluluk ve ahlaki ve vicdani bir yükümlülüktür.

DİNİHABERCİ.COM: Diyanet İşleri Başkanlığı’yla ilgili konuları açıkladınız. Bu açıklamalarınıza paralel olarak diyanet’i değerlendirmenizi rica edebilir miyim?

GENEL BAŞKAN: Diyanet kurumu bu ülkenin olmazsa olmazlarındandır. Diyanet, İslam âlemini birlikte tutan önemli bir kurumdur. Müslümanların dini vecibelerini doğru yaşamaları ve en doğru bilgiyi öğrenmeleri açısından bu kurumun varlığı bütün insanlık için kıymetlidir. Diyanet, bütün İslam âleminin ve milletimizin birlik mayasıdır.

Din, dil, tarih, kültür, coğrafya gibi milleti millet yapan unsurları tarih boyunca sürekli yaşatan, bugünde yaşatmaya çalışan ve ayakta tutan Diyanet kurumudur. Bu nedenle diyanet kurumu bu milletin değeridir.

Bir milleti maneviyatından uzaklaştırırsanız o millet, millet olma vasıflarını kaybeder. Hâlbuki millet olma bilinci, kardeşlik duygusuyla birlikte yaşamayı, daha ileriye gitmek için çok çalışmayı, hoşgörüyü, vatan toprağını sevmeyi, dini birlikteliği gerektirir. Tarih boyunca bu unsurları bir arada tutmaya çalışan ve yaşatan din görevlileri olmuş, onların bağlı olduğu kurum ve kuruluşlar, milleti bir arada yaşatmıştır. Bu unsurlar aynı zamanda milletin kimliğidir.

Diyanet manevi bir kurumdur. Allah (c.c.)’ın emri, Peygamber (s.a.v)’in sünneti seniyesinin izinde, bütün insanlığa dini öğreten, milletin saygı duyduğu bir kurumdur.

Diyanet’in geleneğinde sevgi, yardımlaşma, dayanışma, hoşgörü ve rehberlik vardır. Varoluş gerekçesi de budur. Müslüman ve gayrimüslim topluluklar arasında birliğin tesis edilmesinde Diyanet bir köprü vazifesi görür. İnsanların diline, dinine, mezhebine bakmadan yol gösterir. Diyanet toplumsal birliğin, beraberliğin sağlanmasında rehberlik yapar.

Diyanet teşkilatı kuruluşundan itibaren dinin temel kaidelerini muhafaza etmiştir. Dinin hurafelerden kurtarılarak gelecek nesle gerçek yönüyle ulaşmasını sağlamıştır. Dinin devamı sağlanırken milli ve manevi değerlerin korunarak aktarılmasını sağlamıştır.

Diyanet, adalet ve hakkaniyet dengesini kurmak zorunda olan bir kurumdur. Bu düşüncelerimizin ana kaynağı; Diyanet teşkilatının ahlaki ve manevi değerleri ayakta tutan, birlik, beraberlik ve huzur ortamını sağlayan, topluma sevgi, yardımlaşma, dayanışma, kardeşlik, hoşgörü kültürünü aşılayan, İslam âlemine yakışır bir üslup ve dil ile toplumla sağlıklı iletişim kurulmasına aracılık eden bir teşkilat olarak düşünülmesidir. Diyanet teşkilatı, siyasi görüş, düşünce, din ve mezhep ayrımcılığından uzak, toplumun tüm katmanlarını kucaklayan bir yapı olarak görülmektedir. Bu nedenle ülkemizin bugün içinde bulunduğu huzur, emniyet ve kurumlarına güvenirlilik noktasında Diyanet teşkilatının şüphesiz büyük katkısı vardır.

Diyanet teşkilatında var olan çeşitli problemlerin giderilmesi, çalışanların huzurlu, mutlu ve güven içinde görevlerini yapabilmeleri için Diyanet İşleri Başkanlığı’nın özerk bir yapıya kavuşturulmasından yanayız. Diyanet İşleri Başkanı atamayla değil, seçimle gelsin. Böylece pek çok problemin çözüleceğine inanıyoruz.

DİNİHABERCİ.COM: 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinin sonuçlarını değerlendirebilir misiniz?

GENEL BAŞKAN:25. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinin ardından hiçbir siyasi partinin tek başına iktidara gelememesi nedeniyle koalisyon arayışları devam ediyor.  2002 yılından bugüne kadar tek başına iktidarda kalan ve ülkeye büyük hizmetlerde bulunan AK Parti iktidarının bu seçimden almış olduğu sonuçlar düşündürücüdür. Elbette ki ders alınması gereken yanlışlar var. Sayın Kurtulmuş’ta açıklamasında alınması gereken dersten bahsetmiştir. Ancak bu sonucun, sadece iktidarın yanlışları neticesinde elde edilen bir sonuç olmadığını ve Emperyalistlerin, Yahudi ve Pensilvanya güdümlü güçlerin kara propagandaları ve medya oyunlarının da bunda etkili olduğunu düşünüyoruz. AK Partiyi karalama ve yıpratma kampanyaları yapılmış ve ellerindeki medya gücüyle bunda başarılı olmuşlardır. Ancak unutulmaması gerekir ki seçim sonuçları ne olursa olsun milletin AK Partiye karşı bir teveccühü vardır. Bunun göz ardı edilmemesi gerekir.

Koalisyon beklentilerinin ülkeye zararı anında hissedilmeye başlanmıştır. Çeşitli senaryolar üretile dursun, daha seçimin ertesi günü dolar fırladı. Faiz lobisi bunu fırsat bildi. Ekonomiyi çökertmeye çalışıyorlar. Yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin yapmaya çalışıyorlar. Milleti perişan ve çaresiz bırakmaya çalışıyorlar. Milletin devletine olan güven duygularını zedelemeye çalışıyorlar. Bu nedenle AK Partinin İktidarda olması ve yarım kalan hizmetlerini tamamlaması gerekir. Arzumuz budur.

Din-Bir-Sen olarak, seçim sonuçları ne olursa olsun AK Partinin kurulacak bir koalisyonun içinde yer alması gerektiğini düşünüyoruz. Ülkemizin kalkınması, refah düzeyinin yükselmesi ve milletin huzur, güven ve mutluluk içinde yaşaması için AK Partinin de içinde bulunacağı uyumlu bir koalisyon hükümetinin kurulması ülkenin ve milletin yararına olacaktır.

DİNİHABERCİ.COM:Son olarak; diyanet teşkilatı mensupları neden Din-Bir-Sen’e üye olmalıdır?

GENEL BAŞKAN: Kısa ve net cevap vermek istiyorum: Röportajı okuyan din görevlileri neden Din-Bir-Sen’e üye olmaları gerektiğini anlayacaklardır. Din-Bir-Sen söylemlerinde, hareket tarzında farklı bir sendikadır. Diyanet camiasına hareketlilik kazandırmış, farkındalığıyla yön tayin eden bir sendika olmuştur. Haklının yanında yer almış, mağdurların sesi olmuş, mağdurların taleplerini aylarca gündemde tutmuştur. Din-Bir-Sen olarak diyanet camiasını bütün olarak ele alıyor, kimseyi ötekileştirmeden, farklı ve önyargılı düşüncelerle bakmadan, önce insan gözüyle bakıyoruz. Bu nedenle bütün diyanet camiasını Din-Bir-Sen’in çatısı altında toplanmaya çağırıyoruz.

DİNİHABERCİ.COM: Zaman ayırıp sorularımıza içtenlikle verdiğiniz cevaplar nedeniyle şahsınızda size ve sendikanız yöneticilerine, üyelerinize başarılar diliyoruz.

GENEL BAŞKAN: Din-Bir-Sen olarak, şahsım, yönetici kadromuz, temsilcilerimiz ve üyelerimiz adına ben teşekkür ediyor, yayın hayatınızda başarılar diliyorum.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Menü
 
Ana Sayfa
Foto Galeri
Video Galeri
İletişim
Bize Ulaşın
0312 232 70 20
[email protected]
Din-Bir-Sen | Özerk Diyanet Vakıf Çalışanları Birliği Sendikası

Gazi Mustafa Kemal Bulvarı (GMK Bulvarı) No:39 / 20-21
Maltepe Çankaya / Ankara
Tel :+90 312 232 70 20
Fax :+90 312 232 70 21
Gsm:+90 530 505 63 36

[email protected]

 

Vergi Dairesi : Mithatpaşa V.D.        Vergi Numarası : 879 062 1718
IBAN NO : TR56 0001 0004 7152 5286 9150 01


 

© 2012 Tüm Hakları Saklıdır
Tasarım & Yazılım :
Networkbil.net