Din görevlilerimizin mesleki tecrübe, bilgi ve cemaatle ilişkilerini değerlendiren Şenocak, yazılı basın açıklaması yaparak şöyle dedi: “Günümüzün ekonomik ve sosyokültürel değişimleri toplumu etkilediği gibi din görevlilerimizi de etkilemiştir. Kirada oturan, çocuk okutan, ev geçindiren, yönetim ve cemaat baskısı ve borç kıskacıyla psikolojik gerilim altında kendi hayatını idame ettirmeye çalışan din görevlilerimiz, kendilerini mesleki konularda geliştirmeye fırsat bulamaz.
Dini konuların tartışılmasının hoş karşılanmadığı yıllarda din görevlilerimiz daha rahattı. Cemaat bilgisizdi. Öğrenmeye istekli değildi. Bu nedenle din görevlilerine soru sormak alışkanlıkları yoktu. Hatta pek çok köyde, köylülerin imece usulü tuttukları kişiler imamlık yapıyorlardı. Köylülerimiz din görevlisine duydukları saygı nedeniyle önünü geçmez ve onun söylediği her şeyi doğru düşüncesiyle koşulsuz kabul ederlerdi. Bu yanlış yıllarca sürdü.”
Son yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığı, Peygamber aleyhisselatu vesselam’ın mirasına sahip çıkmak ve toplumu gerçek din öğretileriyle bilgilendirmek için atılım yaptı. Bu anlamda Diyanet İşleri Başkanlığı’na takdir ediyoruz, diyen Şenocak, sözlerine şöyle devam etti: “Halkı camiye çekmek, Kur’an’ın öğretilmesi, iyilik hareketleri v.s. projelerle dikkati çeken Diyanet İşleri Başkanlığı, 21. Yüzyılda vizyonu yakaladı. D.İ.B. Prof. Dr. Mehmet Görmez’in bu hizmetlerde şüphesiz emeği var. Onun dünya görüşü, çalışma anlayışı, vizyon sahibi olması diyanet’in maddi ve manevi olarak yüklenmiş olduğu misyonun daha üst sıralara çıkarılması zorunluluğunu ortaya çıkardı. Diyanet, bu anlayışla hizmetlerine devam ediyor.
Günümüz insanı okuyan, araştıran ve sorgulayan bir yapıya sahip. Şüphesiz günümüz insanının bu kadar gelişmesini ve değişmesini sağlayan iletişim araçlarıdır. Dinin sorgulanması, öğrenmek için soru sormaları, ister istemez din görevlilerimizi okumaya ve öğrenmeye zorladı. Bugün itibariyle İlahiyat Fakültelerinden ve Meslek Yüksekokullarının İlahiyat Ön Lisans bölümünden mezun olan din görevlilerimizin sayısı hızla artıyor. Bunlar köylerimizde ve büyük kentlerimizde görev alıyor. Mütevazi, hoşgörülü, bilgili tavır ve davranışlarıyla cemaatlerin takdirini kazanıyor. Din görevlilerimiz, bu halleriyle cemaatlerini artırıyor. Din-Bir-Sen olarak gözlemlerimiz, camii cemaatlerinin sayısının her gün arttığı yönünde. Bunun kültürel nedenleri de var. Din görevlilerimiz artık cemaatleriyle barışık. Onlarla oturup sohbet ediyor, onların halini hatırını soruyor ve mahallenin içine çıkarak ziyaretlerde bulunuyor. Bunlar mahallenin ve cemaatlerin hoşuna gidiyor. Güven kazanan ve saygınlığını yeniden tazeleyen din görevlilerimiz, Hz. Peygamber’in mirasına sahip çıkabilmek için var güçleriyle çalışıyor ve mesai mefhumu gözetmiyor. Kendi sıkıntılarını cemaatlerinin yanında unutuyor.
Din görevlilerimiz artık misyon sahibi. Bir de mesleki sorunlarına çözüm bulunabilse. Camisine giderken korkusuzca, heyecan duyarak ve zevk alarak gidebilse! Üniversitede okuyan çocuğunun geleceğini düşünmeden mihraba çıkabilse! Halden anlamayan bir müftünün hışmına uğrama korkusu olmadan cemaatin önüne geçse!
Diyanet İşleri Başkanı Sayın Görmez’in, din görevlilerimizin her türlü sıkıntılarını çözme noktasında hassas davrandığına bizzat şahit oldum. İnşallah bu hassasiyet devam edecek ve din görevlisi kardeşlerimizin sorunları çözülecektir. Beklentimiz bu yöndedir.”
