Camiler ve Din Görevlileri Haftasının bu yıl ki teması “Beş Vakit Huzur” olarak belirlendi. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın her yıl 1-7 Ekim tarihlerinde kutladığı Camiler ve Din Görevlileri Haftası nedeniyle bir açıklama yapan Demokratik Sendikalar Konfederasyonu (DESK) ve Din-Bir-Sen Genel Başkanı Lütfi Şenocak, haftanın önemine değinerek bütün din görevlilerimizin Camiler ve Din Görevlileri Haftasını kutluyorum, dedi.
Şenocak açıklamasında şunları söyledi: “Camiler ve Din Görevlileri Haftasında, din görevlilerinin huzurlu ve mutlu bir şekilde bu haftaya girdiklerini düşünmek yanlış olur. Çünkü din görevlileri sorunlarıyla başbaşalar. Onları anlayacak ve kendileriyle ilgilenecek bir mercii bulamıyorlar. Ülkemizde Polis Haftası, sağlıkçılar ve sağlık teşkilatlarıyla ve diğer kurumların kendi çalışanlarıyla ve meslekleriyle ilgili haftalar kutlanıyor. Bu kutlamaları inceleyelim ve örnek alalım. Camiler ve Din Görevlileri Haftasında, din görevlileri hafta boyunca izinleri kaldırılarak, yoğun mesai harcayarak geçiriyorlar. Bu haftanın onlar için sevinçli bir gün olması gerekirken adeta zûl halini alıyor. Böyle bir durumda din görevlilerine “haftanız kutlu olsun” denebilir mi?
Camiler ve Din Görevlileri Haftası nedeniyle öncelikle din görevlilerimizin sorunlarının giderilmesini bekliyoruz. Bu anlamlı ve önemli haftanın kutlanmasını din görevlilerinin sorunlarıyla yapmak, din görevlileri açısından üzüntü vericidir. Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan şunu beklerdik; haftaya girmeden önce din görevlilerinin bir kısım sorunları çözülmüş olsun ve din görevlileri bu haftayı sevinç içinde kutlasın. İnşallah gelecek yıllarda buna dikkat edilir.
Yüzde 92’si Müslüman olan ülkemizde camilerin hayatımızda önemli bir yeri var. Camiler hayatımızın bir parçası olmuştur. Bu nedenle camilerimizin bazı sorunlarının da çözülmesi gerekir ki, din görevlilerinin motivasyonunu bozan bazı önemli olayları Diyanet İşleri Başkanlığı’na bildirdik.
Din görevlilerinin cemaatiyle yakından ilgilenmesini, problemsiz ve huzurlu bir şekilde görevini ifa etmesini sağlayacak önlemler alınması noktasında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yapacağı bütün çalışmaları destekleriz. Ancak diyanet önerilerimizi dikkate almalıdır.
Camilerin inşa edilmesi için tahsis edilecek arsalara belli kriterler getirilmelidir. Camilerin yanında; kimsesizlerin, fakir fukaranın barınabileceği, bunlara iaşe imkânı sağlanabilecek müştemilatların inşa edilmesi gerekir. Camii arsalarının, camii ve müştemilatlarının da yer alabileceği şekilde büyük olması gerekir. Kimsesizlerin sahibi Allah (c.c)’tır. Camilerimizde Allah (c.c)’ın evi olduğuna göre camilerin yanına aç, kimsesiz ve muhtaç insanların iaşe ve barınmalarının sağlanabileceği müştemilatlarla birlikte inşa edilmeleri önem arzediyor. Bu konuyla ilgili önlemler alınmalıdır. Camiler sadece ibadethane değildir. Bunun anlaşılması zorunludur.
Ayrıca camiden çıkan cemaatin oturup sohbetini yapabileceği yerler yapılmalıdır. Camilerin sadece ibadethane olarak değil, aynı zamanda kültürel ve manevi ilişkilerin sağlandığı yerler haline getirilmesi için çalışmalar yapmalıdır.
Camilerin sadece namaz kılınan mekânlar olarak düşünülmemesi gerektiğini daha önce yaptığımız basın açıklamalarında söylemiştik. Yine tekrarlıyoruz; camiler sadece namaz kılınan mekânlar değildir. Din görevlilerinin cemaatle birlikte sohbet edebileceği, çeşitli konuların tartışılabileceği, kültürel etkinliklerin yapılabileceği mekânlar olarak hatırlanması ve bu konularda gerekli çalışmaların yapılması gerekir. Camilerde kültürel çalışmaların yapılmasına imkân tanınırken, siyasi propagandanın yapılacağı mekân olarak görülmesi engellenmelidir.
Camiler ve Din Görevlileri Haftasında, din görevlilerinin cemaatiyle çeşitli kültürel etkinlikleri başlatarak aralarında samimi, hoşgörü ve dayanışmaya dayalı bir çalışma başlatılması gerekir. Kurumunda ve camisinde aktif çalışan din görevlilerinin etkin rol alması sağlanarak ülke geneline yayılmalıdır. Bu tür çalışmalar sadece Camiler ve Din görevlileri Haftasıyla sınırlı kalmamalı ve yıl içinde çeşitli kültürel etkinliklerle devam ederek alışkanlık haline getirilmelidir.
Evsizlerin, muhtaçların, kimsesizlerin ve sokak çocuklarının sadece kış günü hatırlanmasını, onların spor salonlarında ağırlanmalarını doğru bulmuyoruz. Onlarında insan olduğunu unutmayalım. Onlara insan gibi yaşayacakları yerler temin edilmesi, iaşelerinin sağlanması hem dinimizin hem insanlığımızın gereğidir. Diyanet İşleri Başkanlığı, geçmiş yıllarda yaptığımız önerilerimiz gibi bu önerilerimizi dikkate almalı ve bu konularda çalışma yapmalıdır. Dinimizin gereği olarak yardıma muhtaç olanları bir araya getirerek hayatının sonuna kadar barınma, iaşe ve sağlık giderlerini karşılayarak yaşamalarına imkân sağlayacak çalışmaların diyanet’in önderliğinde yapılabileceğini düşünüyoruz. Böyle bir konuda devletimizin harekete geçmesi ve camilerimizin yanında ısınma, barınma ve bir tas çorba ikram edebileceği müştemilatlar inşa ederek bu insanları koruma altına almalıdır.”