DİN-BİR-SEN Genel Başkanı Yusuf Özdemir ile röportaj
Din-Bir-Sen’in 28-29 Kasım 2015 tarihlerinde yapılan 2. Olağanüstü kongresinde Genel Başkan seçilen Yusuf Özdemir ile araştırmacı yazar Çelebi Öztürk konuştu.
ÇELEBİ ÖZTÜRK:Din-Bir-Sen Genel Başkanı seçilmeniz nedeniyle öncelikle kutluyorum. Hayırlı olmasını temenni ediyorum. Söyleşimize sizi tanıyarak başlayalım: Yusuf Özdemir kimdir?
GENEL BAŞKAN: 1971 yılında Samsun’un Terme ilçesinde doğdum. İlkokulu Samsun’un Salıpazarı İlçesi Kuşcuğaz Köyünde, Orta ve Liseyi Terme İmam Hatip Lisesinde okudum. 1993 yılında Terme Dibekli Köyünde İmam-Hatip olarak göreve başladım. 2008 yılında kendi köyüm olan Kuşcuğaz’da şimdi mahalle oldu, görevime devam ettim.
İmam Hatip Lisesinde öğrenci iken Milli Gençlik Vakfı Gençlik Kolları Başkanlığı ve bu vakfın ilçe yönetiminde görev aldım. Öğrencilik yıllarımdan itibaren teşkilatçılık çalışmalarının içinde yeraldım. Çeşitli dernek çalışmalarının içinde yer alarak tecrübe kazandım.
Din-Bir-Sen Samsun Şube Başkan Yardımcılığı, Din-Bir-Sen Salıpazarı İlçe Başkanlığı, Yavuz Selim Vakfı Salıpazarı İlçe Başkanlığı, İmam Hatip Lisesi Yaptırma ve Yaşatma Dernek Başkanlığı, Salıpazarı Turizm ve Tanıtım Derneğinin Sosyal İşler Sekreterliği, Semerkant Temsilciliği gibi görevlerde bulundum. Evli ve dört çocuk babasıyım.
ÇELEBİ ÖZTÜRK: Samsun, Din-Bir-Sen Salıpazarı İlçe Başkanlığından Genel Başkanlığa giden başarı öyküsünü anlatır mısınız?
GENEL BAŞKAN: Biraz önce belirttiğim gibi öğrencilik yıllarımdan itibaren teşkilatçılık çalışmalarının içinde yer aldım. Tecrübe kazandım. Görev bilinci, sorumluluk duygusu, üyesi olduğum grupların misyonunu anlamış olmam, bu grupların oluşturduğu kuruluşların vizyonunu iyi temsil etmem, insani ilişkilerimdeki seviye ve tutarlılık bana kendime güvenmeyi sağladı. Bilgi ve görgümü artırdı. Ayrıca üyesi olduğum sendikanın temsili noktasında gösterdiğim başarı ve arkadaşlarımızla aramdaki iyi ilişkiler neticesinde şahsıma karşı bir teveccüh oluştu. Nitekim olağanüstü kongre gündeme geldiğinde pek çok il Başkanlarıyla Ankara’da toplantı yaparak durum değerlendirmesi yaptık. Bu toplantıda şahsımın Genel Başkan adayı olması yönünde karar alındı. Bu karar neticesinde adaylığımızı açıkladık. Cenabı Allah (c.c) bize bu onurlu görevi nasip etti.
ÇELEBİ ÖZTÜRK: Sendikacılığın olmazsa olmazı hak, hukuk, adalet kavramlarıdır. Bütün sendikalar bu kavramlara sahip çıkıyor. Sizin bu kavramlara bakış açınızı öğrenmek istiyorum.
GENEL BAŞKAN: Bu kavramlar bir topluluğun, grubun, hatta bir milletin gelişmesini, büyümesini ve kalkınmasını sağlayan, iç çatışmaları önleyen, insanların mutlu, huzurlu, güvende olmasını sağlayan kavramlardır.Bu itibarla bu kavramları önemsiyoruz.Ancak biz bu kavramların popilist söylenmesinden yana değiliz. Topluma şirin gözükmek, insanları kandırmak amacıyla popilist yaklaşımlar içinde olmayacağız. Bu düşünce ve bakış çerçevesinden konuyu ele aldığımız zaman diyoruz ki, madem hak, hukuk, adalet kavramlarına sahip çıkıyoruz. Madem bu kavramlarla üyelerimizin karşısına çıkıyoruz, o halde bu kavramları önce sendikamızda uygulayarak samimiyetimizi göstermek zorundayız. İl ve İlçe Başkanlarımıza, temsilcilerimize ve sendikada çalışanlarımıza adil olmak zorundayız. Adaletli davranmak zorundayız. Bu itibarla günü kurtarmak adına sendikacılık yapmayacağız. Yalan söylemeyeceğiz. Sadece üyelerimizin değil, bizi takip eden, bize inanan, bize güvenen, ancak çeşitli nedenlerle başka sendikalara üye olmak zorunda kalan diyanet personelinin yanında olacağız. Onların hakkını koruma ve kollama noktasında hassas olacağız. Kurullarımız bu tür mağduriyetleri takip edecek.
ÇELEBİ ÖZTÜRK: Adil ve adaletli olmak dediniz. Zaten dinen de olması gereken hüküm bu değil mi?
GENEL BAŞKAN: Evet, öyle. Bizler, yani diyanet teşkilatına mensup olan her makam ve görevdeki insanlar, Allah(c.c)’ın hükümlerini göz ardı edemeyiz. Bizler, minberde cemaatimize doğruluktan, dürüstlükten söz ederken, toplumun yadırgadığı, ahlaken ve dinen tasvip edilmesi mümkün olmayan davranışlarda bulunursak o zaman yalnız kendimize değil, dine de zarar vermiş oluruz.Din görevlileri olarak bizler, toplumun gözü önünde bulunan insanlarız. Toplumu aydınlatma ve irşat görevimiz var.Hz. Peygamber (s.a.v.)’in mirasına sahip çıkmakla övünen insanlarız. Bu itibarla sorumluluklarımızı ve görevlerimizi bilmek zorundayız.
Hâlis niyetle yola çıktık. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Davamıza sadığız. Cenabı Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler, Allah’tan korkun. Bir de sâdık olanlarla beraber olun.” Allah (c.c), doğru insanlarla birlikte olmamızı emrediyor.Birlikte yola çıktığımız arkadaşlarımız davalarında samimi ve sadık. Biz, Allah’ın emirlerini şiar edinmişiz. Sendikacılık anlayışımız da yönetim anlayışımız da bu hüküm çerçevesindedir. Dürüst olmayan, toplumu ve mensubu bulunduğu grubu aldatan insanlarla birlikte olamayız. Elimiz işte gözümüz oynaşta olursa, topyekûn helak olanlardan oluruz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in şu mübarek sözü çok anlamlıdır: “Sana şüphe vereni bırak, şüpheye götürmeyene bağlan. Doğruluk gönlün huzur(a ermesi) yalan da şüphe (ile ıztırap çekmesi) dir.”
ÇELEBİ ÖZTÜRK: Sayın Başkanım, bazı makamlara gelen insanlar yapamayacağı şeyleri vaat ederler. Popilist konuşurlar. Siz ne yapacaksınız?
GENEL BAŞKAN: Cenabı Allah (c.c) Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:“Ey iman edenler, yapamayacağınız şeyi niçin söylersiniz? Yapmayacağınızı söylemeniz, en şiddetli bir buğz(u davet etmiş olmak) bakımından, Allah indinde büyüdü.” Allah (c.c), sözleri işlerine uymayanların azaplarının şiddetli olacağını buyuruyor. Bizim mürşidimiz Allah, rehberimiz Kur’an ve kendisinin sünneti seniyesine uyarak hem dünya hem ahret mutluluğuna ereceğimiz makam Hz. Peygamberdir. Bu itibarla bizim yapamayacağımız bir şeyin sözünü vermemiz mümkün olamaz. Din-Bir-Sen Genel Başkanı olarak ağzımdan çıkan her söz beni ve mensubu bulunduğum kurumu bağlar. Konuşmadan önce düşüneceğiz; neyi yapabiliriz, neyi yapamayız. Yapabileceklerimizin sözünü vereceğiz. Bunun için amatör ruhla çalışacağız. Profesyonellikte yalan söylemek kaçınılmaz, ancak amatör ruhun heyecanı, çalışmayı kamçılayan şevki, azim ve kararlığını daima taşıyacağız. Dün ne söylemişsek, bugün bu makamda söylediklerimizi yerine getireceğiz.
ÇELEBİ ÖZTÜRK: Sözümde bir yanlışlık olmaz ise ateşten gömleği giydiniz. Hem adil olacaksınız hem adaletli davranacaksınız hem de üyelerin emaneti olan sendikayı en iyi şekilde koruyup temsil etmek zorunda kalacaksınız. Samimi cevap verir misiniz lütfen; korkuyor musunuz?
GENEL BAŞKAN: Sığındığımız tek kapı O yüce Yaratıcıdır. Bu nedenle bir korkumuz yok. Tek korkumuz emanete sahip çıkamamak olabilir.Allah’a şükürler olsun ki doğru ve dürüst insanlarla birlikteyim. Sırtımı döndüğüm zaman ihanete uğrar mıyım, gibi bir endişem yok. Asla korkmuyorum. Korksam bugün burada olmazdım. Sendikamın değerli mensupları şahsımı ehil görmüşler ki işi bize teslim ettiler. Genel Başkan sıfatıyla adil ve adaletli davrandığım, emaneti en iyi şekilde muhafaza ettiğim müddetçe bir korkum olamaz. Peygamber Efendimiz aleyhisselatu vesselam buyuruyor ki; “Münafık’ın alâmeti (şu) üç (husus) tur: 1- Konuşurken yalan söyler, 2- Söz verdiğinde onu yerine getirmez, 3- Kendine emanet verildiğinde hıyanet eder.” Bu kötü huylar bizde olmadığı müddetçe korkumuz olamaz.
ÇELEBİ ÖZTÜRK: Sayın Başkanım, bu röportajı sadece sizi tanıtmak için yaptım. Üyeleriniz ve diyanet camiasının sizi tanımasını hedeflemiştim. Bu röportajla bu amacıma ulaştığımı düşünüyorum. Din-Bir-Sen’in amacı, Genel Başkan olarak sizin projeleriniz ve camianın problemlerini başka bir söyleşide konuşmak istiyorum. Tabii bunun için sizden söz almak istiyorum.
GENEL BAŞKAN: Tabii. Memnuniyetle.Bu röportaj için ayrıca teşekkür ediyorum. Benim için keyifli bir röportaj oldu. Siz ne zaman isterseniz ben hazırım. Sendikamın projelerini ve hedeflerini anlatmak görevimdir.