Bu ülkenin ekmeğini yiyen suyunu içen bu devletten maaş alan bu milletin verdiği vergilerden hayatlarını idame ettiren müstemleke aydıncıkları son bildirileriyle iyice zıvanadan çıktılar. Vatan hainliğinin son kertesinde yaptıkları bu eylemleri esefle ve nefretle kınıyoruz.
Her gün asker polis demeden güvenlik görevlisine ateş açıp şehit eden, hendek kazıp kendi halklarına savaş açarak hayatı çekilmez hale getiren terör örgütü aleyhine en ufak bir eleştiri getirmeyen bu satılık hainlerden devletin hesap sorması gerekir. Şayet bunlardan hesap sorulmazsa sonucun daha da vahim bir hâl alacağı aşikârdır.
Bu aydıncıkların imzaladıkları bildiride, “Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesi gerekiyor” ifadeleri kabul edilemez.
1 Kasım seçimlerinin muhasebesini yapıp nerede hata yaptık, diye kritik yapmaları gerekirken, seçim sonuçlarını hazmedemeyip çözümü terörde arayanların geldikleri nokta budur. Hâlbuki böyle olmamalıdır. Şiddet eylemlerine ses çıkarmayıp sadece devletin güvenlik güçlerine saldıranlar çözümü değil kaosu tercih etmişlerdir.
Otuz yıldır terör neden bitmiyor, diye inceleyecek olursak, kendi içimizde yetişen hainlerin bu kadar bol olmasından neden bitmediğini anlayabiliriz. Av. Tahir Elçi'nin cenazesinde terör örgütü PKK'nın cenazeyi nasıl sabote ettiğini kamuoyu yakından gördü. Terör örgütü terörün bitmesini istemediğini, kan ve gözyaşından beslendiğini göstermiş oldu.
Cumhuriyet Savcıları, akademisyenlerin bildirilerini suç kabul ederek harekete geçmelidir. Üniversite yönetimlerinin bu hainler hakkında yasal işlem başlatarak gerekeni yapmalarını Muğla DİN BİR SEN olarak talep ediyoruz.
KAMUOYUNA SAYGIYLA DUYURULUR