Din-Bir-Sen Genel Başkanı Yusuf Özdemir, KONTV’de Sami Bayraktar’ın DÜZEN isimli programına konuk oldu.
Din-Bir-Sen, sessiz çoğunluğun sesi olmak için kuruldu.
Din-Bir-Sen’in tarihi geçmişi hakkında bilgi veren Özdemir, Türkiye’de sendikacılığın tarihi seyri içerisinde Din-Bir-Sen’in önemli bir yeri olduğunu belirterek, Diyanet camiasında sorunların göz ardı edilmesi, yetkiyi alan sendikaların sessizliğe bürünerek etkisizleşmesi, özellikle 28 Şubat sürecinde etkisiz kalan sendikaların 4688 Sayılı Kanun’dan güç alarak varlığını sürdürmekte zorlanması üzerine Din-Bir-Sen’in kurulması gündeme gelmiştir. 4688 Sayılı Kanun, sendikaların önünü açmıştır. Yasanın verdiği imkândan yararlanmamız gerekiyor. Bu yasa ile güçlenen sendikalar, tabii özellikle Din-Bir-Sen, İslam davasının önünün açılmasına hizmet noktasında çalışmıştır. Din-Bir-Sen neden kuruldu diye çok soruluyor. Diyanet İş Kolunda sessiz çoğunluğun sesi olmak için kuruldu. Yani tabanını unutan malum sendikanın güçten başı döndü. Adeta güç zehirlenmesi yaşamaya başladı. İşte bu noktada Din-Bir-Sen devreye girdi. Hazırladığımız projelerle camiaya hizmet noktasında ivme kazandırdık. Kürsü dokunulmazlığı, yüz yüze vaaz projeleri v.s. Din-Bir-Sen’in eserleridir.
Din görevlilerini anlamak için empati yapılması zorunludur.
2002’de iktidara gelen siyasi hareket Diyanet camiasını rahatlattı. Ancak sorunları bitmiş değil. Bu sorunların tespiti noktasında çalışmalarımız sürüyor. Marmara ve Akdeniz Bölge toplantılarımızı yaptık. İç Anadolu Bölge toplantımızı Konya’da yaptık. Başkanlarımızla istişareler yapıyoruz. 28-29 Kasım 2015 tarihinde seçilen bir Genel Başkan olarak, hem teşkilatlarımızın hem de Diyanet camiasının sorunlarını tespit etmeye çalışıyorum. Toplantılarda gördüğüm, içimizde sıkıntı var. Yani Diyanet camiasının içerisindeki sıkıntılar bitmiş değil. Din görevlilerimiz Doğu’da sıkıntı içerisinde görev yapıyorlar. Onların sıkıntılarını anlamak zorundayız, beklentilerine cevap verebilmek için empati yapmak zorundayız. Sendikalara düşen görev budur. Üyelerimiz sıkıntı içerisindeler. Görevlerini huzur ve güven içinde yapamıyorlar. Üyelerimizin sıkıntısını biz çekiyoruz.
Camii dernekleri, din görevlilerinin sırtında kambur haline geldi.
Camilerde, derneklerden dolayı büyük sıkıntı var. Din görevlileri dernek başkanlarından dolayı görevlerini yapamaz hale geldi. Din-Bir-Sen olarak derneklerin işlevini kaybettiğini, artık din görevlilerinin sırtında kambur haline geldiğini diyanet İşleri Başkanlığı’na yazılı olarak bildirdik. 657 Sayılı Kanunu tabii olan din görevlilerini dernek başkanlarının kölesi haline getiren bir uygulamayı kabul etmiyoruz. Ziyaretlerimizde müftülüklere bu sıkıntıları aktarıyoruz. Onlarda sıkıntılı. Müftülükler de dernekler konusunda kendilerinden bilgi alınmasını istiyorlar. Netice itibariyle Din-Bir-Sen olarak teşkilatın sesi olmayı başardık.
Teşkilatı kandıran sendikal anlayışa karşıyız.
Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmet Görmez, istişareyi önemseyen bir yönetici. Sendika olarak ürettiğimiz projeleri Diyanet’e ilettik. Bizi rahatsız eden, hükümetin icraatlarına malum sendikanın sahip çıkarak “biz yaptırdık” düşüncesidir. Diyanet’in yaptığı hizmetleri “biz yaptık” şeklinde lanse ediyorlar. Teşkilatı kandıran sendikacılık anlayışına karşıyız. STK’lar bu nedenle önemlidir. Çok seslilik olursa daha doğru işler yapılır. Yanlışlar daha çabuk düzelir. Samimi bir şekilde ifade etmeliyim ki, Din-Bir-Sen sadece teşkilatın değil, aynı zamanda toplumun derdine çare olacak bir sendikal yapıya sahiptir.
Kutsal bir görevi ifa ediyoruz.
Bizim için maddiyatın ikinci planda olması gerekir. Çünkü biz kutsal bir görevi ifa ediyoruz. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in mirasçılarıyız. Ekonomik, sosyal ve kültürel olarak kapitalist sistemde önümüze sürülen ve illâ siz busunuz dayatmasına karşı sahip olduğumuz kültürel değerlerimizle karşı koyacağız.
Diyanet camiası, rotasyon sıkıntısından kurtarılmalıdır.
Rotasyonla ilgili endişeler var. Bu konuda istişare edilmediği için sıkıntı ve endişe devam ediyor. Din görevlilerini rotasyon endişesinden kurtarmak zorundayız. Rotasyonun içeriğinin doldurulması gerekiyor. Keyfi uygulama ve dayatmalardan kaçınılması zorunludur. İstişare edilmeden kendi iradelerine dayalı olarak hazırlanan rotasyon Diyanet’in elinde patladı. Kendi inisiyatiflerini bir yana bırakarak STK’larla istişare edilerek bu konudaki sıkıntılar giderilmelidir. Biz şunu istiyoruz: Gelin hep birlikte düzenleyelim. Kimse mağdur edilmesin.
Camilerin sınıflandırılmasın karşıyız.
Aynı zamanda camilerin A – B – C – D şeklinde sınıflandırılmasın karşıyız. Yıllardır köylerde görev yapıp çok iyi yetişmiş din görevlilerimiz var. Bunlar köylerde çürüyor. Bu konuda hakkaniyetli olmalıyız.
Hizmet İçi Eğitim Kursları zulüm olmaktan çıkarılmalıdır.
Hizmet İçi Eğitim Kursları yeniden düzenlenmeli. Yeni göreve başlayan bir din görevlisini bu kurslara alabilirsiniz. Kendini yetiştirmiş, akademik düzeyde bilgili olan din görevlilerine 6 aydan fazla kursa almayın. 20 yılın üzerinde, hatta emekliliği gelmiş olan din görevlilerini Hizmet İçi Eğitim Kurslarına almayın diyoruz. Türkiye’deki resmi kurumlar içerisinde en çok Hizmet İçi Eğitim kursu düzenleyen kurum Diyanet’tir. Bunun maddi boyutlarının da düşünülmesi gerekiyor.
Paralel yapıyla mücadele konusunda hükümeti destekliyoruz.
Paralel yapı konusundaki düşüncelerimizi her platformda açıklamaktan çekinmiyoruz. Devletin bunlardan temizlenmesi gerekiyor. Paralel yapıyla mücadele konusunda hükümeti destekliyoruz. Aynı fikir ve düşünce içerisindeyiz. Bunların her bölgede farklı kılığa girdiklerini görüyoruz. Toplumun ve devletin yapısını bozmak istiyorlar. Bunlara prim verilmemelidir.
Diyanet camiasına paralel yapı yakışmıyor. Bu teşkilatta bu yapının kırıntılarının olduğunu düşünüyoruz. Bir an önce temizlenmelidir. Din-Bir-Sen olarak, açık ve net bir şekilde diğer sendikalardan farklı bir sendika olduğumuzu belirtmeliyim. Paralel yapı düşüncesindeki din görevlileri bizim üyemiz olamaz. Buna asla izin vermeyiz. Teşkilatlarıma söyledim: Bu türden yapılanma içindeki üyelerimizi tespit edip çıkarın talimatını verdim. Bizim düşüncemize göre sendikacılıkta sayı değil, etkin sendikacılık önemlidir. Üye sayımız düşmesin diye paralel yapıyla ilişkisi olan üyelerini çıkarmayanlar ve görmezlikten gelenler var. Genel Başkan olarak, bütün ziyaretlerimde bu yapıyla ilgili düşüncelerimi, ne yapılması, nasıl mücadele edilmesi gerektiğini açık açık söylüyorum. Nitekim bu yapıyla ilişkili olanları sokağımızdan, işyerlerimizden tanıyoruz. Öyleyse bu mücadelede devlete yardımcı olmak boynumuzun borcudur. Bu yapıyı iyi analiz etmeliyiz. Bunları kesinlikle hem kendi içimizden hem devletin içerisinden ayıklamamız gerekiyor. Bugün bunu yapmazsak yarın çok daha ciddi sıkıntılarla karşılaşabiliriz.
Sivil Anayasa ve Başkanlık Sistemini destekliyoruz.
Darbe Anayasa’sının değiştirilmesi gerekir. Anti sosyal, anti demokratik bir Anayasa’ya karşıyız. Sivil bir Anayasa mutlaka yapılmalıdır. Bu zorunludur. Bu konuda hükümeti destekliyoruz. STK’lar sivil Anayasa’nın gerekliliğini ve Başkanlık sisteminin önümüzdeki engelleri aşma noktasında zorunlu olduğunu topluma anlatmalıdır. Bu konuda STK’lara önemli görevler düşüyor. Yeni Anayasa konusunda uzlaşma sağlanamamasını yadırgıyorum. Zira siyasi partiler bu konuda uzlaşmak zorundadır. Kendi ayaklarını bağlıyorlar.
Kürtler, geleneklerine bağlı içten ve samimi insanlardır. Onları tanımak zorundayız.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu insanını iyi tanımak gerekir. Misafirperver ve geleneklerine bağlı insanlar. Bu bölgelerin dilini, kültürünü iyi analiz etmemiz gerekiyor. Misyonerler bu bölgelerde çok iyi çalışma yapmışlar. Kimliklerimizle bizi bölmüşler. Yıllarca Kürt kimliği taşıyanlar kötü anlatıldı. Kürt eşit PKK söylemleri son derece yanlış ve tehlikeli bir söylemdir. Sendika olarak bu düşünce ve söylemlere karşıyız. Kürt kardeşlerimiz, bugün bizim kaybettiğimiz değerleri yaşıyorlar. Bu bölgenin insanları sıcak ve samimi insanlardır. Sendika olarak bu bölgelerde yaptığımız istişare toplantılarından verimlilik aldık. Sendika olarak Doğu ile Batı insanlarını kaynaştırma projesi üzerinde çalışıyoruz. Bu çok önemli bir projedir. Doğu ile Batı insanını tanıştırma ve kaynaştırmayı planlıyoruz. Bu konuda STK’lara büyük görev düşüyor. STK’lar toplum düzenini sağlayan bir konuma sahiptir. Bu itibarla söylemlerimize dikkat etmek zorundayız.
Şunu da belirtmek istiyorum; 28 Şubat endişe ve korkusu camiamızın üzerinden henüz kalkmadı. Ancak bugün geldiğimiz noktada camilerimizde çeşitli dini dersler ve etkinliklerin düzenleniyor olması sevindirici bir gelişmedir. Geleceğimize umutla bakabiliyoruz. Okullarda seçmeli dersler olarak artık dini dersler okutulabiliyor. Çeşitli dini derslerin seçmeli ders olarak okutulması %90 seviyesine ulaştı.
Din-Bir-Sen olarak, camiamıza sahip çıkan siyasi iradenin yanında olan bir sendikayız.
Din-Bir-Sen’in ana teması Diyanet camiasına ve İslam’a hizmettir. Sendikamızı tanıyanlar şaşırıyor. Alışık olmadıkları bir söylemle karşılaşıyorlar, ancak bundan memnun olduklarını yüz ifadelerinden ve konuşmalarından anlıyoruz.
Din-Bir-Sen olarak hiçbir sendikanın üyesini zorla üye yapmıyoruz. Ancak bizim üyelerimizi zorla ve baskıyla istifa ettirip kendi sendikalarına üye yapıyorlar. Biz ideolojinin sendikası değil, bize sahip çıkan siyasi hareketin yanında yer alan bir sendikayız.