Muğla Din-Bir-Sen Yönetimi olarak, 28 Şubatta postal yalayanları kınıyoruz. Ezilenleri savunan büyük dava ve devlet adamı, büyük lider Erbakan’ı satan haşhaşileri unutmadık. Bizler okul önlerinde başörtülü kardeşlerimizi savunurken "başörtüsü furuattir "diyen hainleri unutmadık. Ülkemizde Islama hizmet eden ne kadar kurum varsa (Kuran Kursu, İmam Hatip Okulları, Dernekler, Vakıflar) kapatılırken, kendi dershane ve yurtlarına dokunulmayan Paralel İhanet Çetesini (P.İ.Ç.) unutmadık. Malum zihniyetin gazete ve televizyonlarında "Beceremediniz artık gidin" diye röportaj veren hangi zihniyetin adamı oldukları belirsiz hoca müsvettelerini unutmadık. Okul önlerinde coplandığımız ve sadece İmam Hatipte okuduğumuz için üniversite sınavlarında haksızlığa uğradığımız zamanlarda kalleşçe sırtını dönen CIAmaati unutmadık.
Bugün geldiğimiz noktada MGK kararlarında "Fethullahçı Terör Örgütü" kapsamına alınan bu ihanet şebekesi ile dün olduğu gibi bugün de mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir. Bizler hükümetimizin ve devletimizin aldığı bu karara aynen katılıyoruz.
Muğla Din-Bir-Sen İl Başkanı olarak Fethullahçı Terör Örgütüne taraf olan, sempati duyan, hiç bir üyeyi barındırmayacağımız gibi, taraf olanları da sendikamıza üye yapmayacağımın bilinmesini isteriz. Paralel İhanet Çetesini, PKK' dan daha masum görmemekle beraber, daha tehlikeli olduğunu düşünüyoruz. Kamu kurumlarına sızmış, kendini kamufle eden, takiyyeci ve haşhaşi bu yapının elemanlarıyla mücadelemiz sürecektir. Adliye, Yargı ve Emniyette yapılan P.İ.Ç operasyonlarının, ülkemizin nadide kurumu Diyanette yapılmamasını manidar görmekle birlikte, yapılıyorsa bile yetersiz görüyorum.
Özellikle Muğla ve ilçelerinde görev yapan Diyanet personeli içindeki, P.İ.Ç. elemanlarına dokunulmadığı ve kurum tarafından korunması, kurumumuzun duyarsız kalması kabul edilemez. Kurumumuzun il genelindeki FETÖ mensubu imam, müezzin, vaiz ve müftüleri bilindiği halde dokunmamak, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından da ifade edildiği gibi ihanet ile eşdeğerdir.
Kendi paralel yapılarına intiba etmeyen ve muhalif olanlara her türlü çirkefliği, iftirayı, kumpası mubah gören "Hizmetin selameti için iftira caizdir" diyen imam, müezzin, vaiz ve müftülere ses çıkarılmamasının sebebini merak ediyoruz. Kurumumuza daha önce bu konu ile ilgili bilgi, belgeleriyle şikâyette bulunulmasına rağmen sonuçsuz kalmasını manidar ve üzücü buluyoruz.
Muğla Diyanet-Sen'e bağlı bazı kişilerin P.İ.Ç.'ne mensup olması ve Muğla Diyanet-Sen'in paralel imam, müezzin, vaiz ve müftülerin arkasında durması, ancak ortamın ve düzenin insanları olduğunu göstermektedir. ‘Devran dönerse’ korkusu ile hareket eden, tıpkı 28 Şubat’ta postal yalayan insanlarla olduğu gibi bu kutlu mücadele sürmeyecektir. "Bunlar ile Tayyip baş edemedi, ben mi baş edeceğim" diyen Diyanet personeli olması manidar ve üzücüdür.
Cumhurbaşkanımıza hakaret ettiği kesinleşen personel hakkında, kurumumuzun ses çıkarmaması, bu örgütten korktuğu için midir?
Bu güzide kurumumuzdaki P.İ.Ç. elemanlarının karşısında olacağımızı ve tehdit ve şantajlarına boyun eğmeyeceğimizin bilinmesini isteriz. Milletimizin gözbebeği olan bu güzide kurumumuzdan bu haşhaşi yapı temizleninceye kadar, hak ve hakkaniyet çizgisinde sonuna kadar mücadele edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Her ne kadar güçlü ve dirençli oldukları izlenimini verseler de inanıyoruz ki, kurumumuzda vatana ihanet eden bu yapının mensupları er yada geç bedel ödeyecektir.
HAMİDULLAH ATA
MUĞLA DİN BİR SEN
İL BAŞKANI