Din-Bir-Sen Genel Başkanı Yusuf Özdemir, davet edildiği demokrasi mitingine katılmak üzere gittiği Konya’da bir konuşma yaptı. Konyalıları heyecanlandıran konuşmasına; hoşgörü şehrine, Mevlâna şehrine, bu güzel şehrin güzel insanlarına selam olsun, diye başlayan Özdemir, konuşmasında şunları söyledi: “Bize bu muhabbeti bu güzelliği yaşatan, bize bu kudreti yaşatan Rabb’ime sonsuz şükürler olsun. Bize bu muhabbeti yaşatan, önümüzü açan, bize dirilişi yaşatan Başkomutanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a selam olsun. Rabb’im ona güç versin. Ömrümüzden ömür katsın, gücüne güç katsın. Rabb’im, bizleri onun yanında dik duranlardan eylesin.
Din-Bir-Sen olarak, 17-25 Aralık darbe girişiminden sonra FETÖ dene çeteye tavrımızı net olarak gösterdik. Katıldığımız televizyon programlarında, Valileri, Kaymakamları, Belediye Başkanlarını, kurum ve kuruluş amirlerini ve yaptığımız basın açıklamalarında açık ve net olarak dedik ki; ‘Sayın Cumhurbaşkanımızı bu mücadelesinde yalnız bırakmayalım. Devlet organları paralel yapıdan temizlensin. Sendikalar da üye endişesine kapılmasın ve paralel yapının elemanlarını temizlesinler. Biz, dün neredeysek bugünde oradayız. FETÖ’nün karşısındayız ve devletimizin, milletimizin yanındayız. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu haklı mücadelesinde yanındayız, destekliyoruz.
Değerli Konyalılar;darbeler, Türkiye’nin demokrasi serüvenine vurulmuş en ağır lekedir. Demokrasiye ara verilen dönemlerde milletçe acı çekmişiz. Ülkemizin demokrasi tarihine şöyle bir baktığımızda; 27 Mayıs 1960 darbesi, 12 Mart 1970 Muhtırası, 1970 – 1980 yılları arasında küçük kalkışmalar, 12 Eylül 1980 darbeleriyle karşılaşmışız. Ülkemizde ağır tahribata yol açan 12 Eylül 1980 darbesi sonuçları ile birlikte tarihteki yerini almıştır.
28 Şubat 1997 yılında ise bu ülkenin Müslüman insanlarına, görevlilerine, siyasetçilerine karşı postmodern darbe yapıldı. Bu millet 28 Şubat’ı hak etmiş miydi? Neden yapıldı? Bu süreçte İslamcılığın yükselmeye başladığını görüyoruz. Yerel ve küresel güçler bu yükselişten rahatsız oldu. Sonuç olarak Refah-Yol Hükümeti düşürüldü.
Değerli arkadaşlar; 15 Temmuz 2016 tarihli darbe diğerlerinden farklıdır. Diğer darbeler askeri darbe sayılabilir. Ancak 15 Temmuz akşamı yaşadığımız kalkışma, TSK içerisinde yuvalanmış bir grup terörist kalkışmasından başka bir şey değildir. Fethullah Gülen Cemaatinin TSK, Adalet ve Emniyet başta olmak üzere devletin bütün kurumlarına sızarak devleti ele geçirme ve ülkeyi yönetme hevesinde olduğunu gördük. Cumhuriyet tarihinin en kanlı silahlı kalkışmasıdır. 240 vatandaşımız şehit olmuş, 2000’ün üzerinde vatandaşımız yaralanarak gazilik rütbesine yükselmiştir.
Değerli Konyalılar, siyonizmin, emperyalizmin, kapitalizmin birlikte hazırladığı o programı, 15 Temmuz akşamı dünyanın gözü önünde bizlere yaşatılan o lanet geceyi, bu programın figüranı olan FETÖ’yü önümüze sürerek yıllarca inançlı insanların dinini sömüren o insana lanet olsun. Türkiye’ye, bu millete, Müslümanlara kirli oyunlarıyla bu kara geceyi yaşatan dünya emperyalizmi şunu gördü; biz küçük emellere teslim olmayız. O gece yeniden dirildiğimizi gösterdik. Rabb’im böyle bir geceyi bu millete bir daha yaşatmasın. Yıllar önce başlayan bu hain serüven sinsice içimize sızmış. Bizlere dini telkin eden emperyalizmin uşağı FETÖ’nün din söylemleriyle bizi kullandığını anlayamamışız. Bize zulüm etmişler. Bunları görememişiz. Ama her şerde bir hayır vardır. O şerden böyle bir güzellik ortaya çıktı. İstanbul Yenikapı mitingi bütün dünyaya yeniden şahlanışımızı gösterdi. Demokrasiye inancımızı ve bağlılığımızı gösterdi. Tek yürek, tek ses olduk. Güzel görüntüler ortaya çıktı. Güzel ülkemizde birlik, beraberlik ve barış sağlandı.
Değerli Konyalılar; biz, 28 Şubat’ı yaşadık. Bugünkü nesil 28 Şubat’ı bilmez. Ancak bugün 10 yaşında olan evlatlarımız yarın çocuklarına 15 Temmuz akşamı yaşananları anlatacak. Sonrasında yaşanan bu güzellikleri, bu muhabbeti anlatacak.
Değerli Konyalılar; Türkiye’yi böyle güzelliklerde bulmak dileğiyle hepinizi en kalbi duygularla ve Allah’ın selamı ile selamlıyorum. Allah’a emanet olun.”