İçinden geçtiğimiz sürecin zor bir süreç olduğunu ve bütün memurlar gibi Diyanet çalışanlarının da iftira ve isnatlara karşı korumasız olduğunu ve korkarak görevlerini ifa etmeye çalışırken, bir yandan da üniversite eğitimi almaya çalışanların önünün kesildiğini belirten Din-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Menderes Ateş, bu süreçte müftülerin çalışanlara daha anlayışlı ve hoşgörülü yaklaşmaları gerektiğini belirtti.
Diyanet çalışanlarının psikolojik baskı altında olduğunu söyleyen Ateş, şöyle dedi: “Bu süreç çok zor… Psikolojik baskı ile Diyanet çalışanlarının sindirilmeye çalışıldığı, haksız ve hukuksuz idari uygulamalarla karşı karşıya kaldığını müşahede ediyoruz. Bu durumda her zamankinden daha fazla hoş görüye, desteğe ve kardeşlik duygularıyla yardımlaşmaya ihtiyacımız var.
İl, ilçe ayrımı yapmadan bazı müftülüklerin üniversite eğitimi gören din görevlilerine baskı uyguladıkları ve eğitimlerini engelledikleri bilgisini alıyoruz. Din-Bir-Sen olarak daha önce gelen şikâyetler üzerine bu konuyu birkaç kez gündeme getirmiştik. Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmet Görmez ile görüşmemizde de dosya halinde sunmuş, ayrıca konuyu resmi olarak Diyanet başta olmak üzere ilgili makamlara iletmiştik. Konuyla ilgili Diyanet İşleri Başkanlığının müftülüklere gönderdiği genelge bulunmasına rağmen, kraldan çok kralcı kesilenlere şunu hatırlatmak gerekir: Aynı süreci sizlerde yaşadınız. Yaşadıklarınızı dikkate alarak üniversite eğitimi almak isteyenlere zorluk çıkarmayın.”
Müftülüklere bağlı olarak çalışan personelin ilgi ve alakadan yoksun olduğunu belirten Din-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Menderes Ateş, bazı müftülüklerin personeli çağırarak hakaret ettiğini, özellikle sözleşmeli personel üzerinde ağır baskı kurmaya çalıştıkları gelen bilgiler arasında, dedi. Ateş, sözlerine şöyle devam etti: “Zor şartlar altında yükseköğrenimlerini tamamlamaya çalışan din görevlilerini azarlayarak ‘Ya eğitim, ya iş… Burası babanızın çiftliği değil!’ şeklinde tercih yapmaya zorlayan müftülerin varlığı bizi şaşırtıyor. D.İ.B. Genelgesine rağmen bunu söylemeye cesaret edebilen bir müftünün kanunların üzerinde hareket etmesini anlayamıyoruz. Bazı İl Müftüleri işi abartıyor. Siirt’te bir imam hatibin baskılara dayanamayarak görevinden istifa ettiği, Hakkari’de ve Yozgat’ta çok ciddi baskılar olduğu, Kırşehir’de bir imamın üniversiteyi bıraktığı bilgileri geliyor. O makamlar kimsenin babasının çiftliği değil. Görevi, unvanı ne olursa olsun herkes kanun ve yönetmeliklere uymak zorundadır. İlahiyat ve diğer üniversitelerde örgün eğitim gören din görevlilerini sıkıştırmak, psikolojik baskı uygulamak, istifaya zorlamak din görevlisi kimliği altındaki müftülere yakışmaz.
Dinimizin ilk emri ‘Oku!’ dur. ‘…Seni yaratan Rabbinin emriyle oku!’ diyen Rabbimizin emri ilahının önüne geçmeye çalışmakta nedir? Başkanlığımızın, personelin eğitim seviyesinin yükseltilmesi ve donanımlı hale gelmesi için her türlü kolaylığı ve anlayışı göstermesine, mihrap hizmeti yapan din görevlilerine değer vermeyi prensip edinmesine rağmen taşrada müftülüklerin bu uygulamanın dışında kalmalarını anlayamıyoruz.
Din-Bir-Sen olarak, ilahiyat ve diğer fakültelerde okuyan din görevlilerinin eğitimlerini engellemeye çalışan müftülerin, Başkanlığımızın felsefesine uygun davranmaları için bir kez daha uyarıyoruz. Anayasa ile teminat altına alınan eğitim ve öğrenim hakkının engellenemeyeceğine dair hükmü hatırlatarak, bu konuda gerekli önlemlerin alınmasını istiyoruz. Öğrenim hakkı elinden alınmaya çalışılarak eğitimleri engellenen din görevlilerinin hakkını savunamayan yetkili sendikayı da buradan uyarıyoruz; din görevlileri lâf ebeliği değil, icraat bekliyor!”