Din-Bir-Sen Genel Başkanı Yusuf Özdemir, partili Cumhurbaşkanlığı sistemine referandumda evet diyeceklerini açıkladı.
Anayasa değişikliğinin Meclis’ten geçmesinin ardından kamuoyunda başlayan evet – hayır kampanyalarına Din-Bir-Sen Genel Başkanı Yusuf Özdemir ‘evet’ diyeceklerini açıklayarak bütün üyelerini ‘evet’ kampanyasına destek vermeye çağırdı.
Konuyla ilgili açıklama yapan Özdemir, koalisyon hükümetleri döneminde ömrü kısa olan hükümetlerin Türkiye’yi ilerletmediğini ve daima geriye götürdüğünü savunarak şöyle dedi: “1960 ile AK Parti Hükümetinin iktidara geldiği 2002 yılına kadar 51 hükümet kuruldu. Koalisyon hükümetlerinin anlaşmazlığı ve ömürlerinin kısa olması nedeniyle devlet işleyemez hale geldi. Devlet hantallaştı. Bürokrasi çarkı gariban vatandaşın adeta düşmanı oldu. Referanssız iş yapılmaz oldu. Devlet icraatı çöktü. Bu ülke 1978 yılında Cumhurbaşkanını seçemeyen Meclis gördü. Yasalar çıkarılamadı. Türkiye’nin büyümesi Demokrat Hükümeti döneminin bile gerisinde kaldı. 2002 yılına kadar bu şekilde devam eden Türkiye’nin gelişmesinin ve kalkınmasının önü AK Parti Hükümeti ile açılmış, hükümetler kaosu sona ermiş, milli gelir artmış, vatandaş rahatlamıştır. Sabah kalktığında zamlarla uyanan, %60’lara varan enflasyon nedeniyle geçim sıkıntısı yaşayan halk rahatlamıştır. 2002 yılı öncesinde kurulan hükümetler dönemi ile 2002 yılı sonrasında AK Parti Hükümetinin kurulmasından sonra ki dönemi karşılaştırdığımızda Türkiye’nin geleceği için ‘evet’ oyu kullanmamız vatandaşlık borcumuzdur.
Osmanlı döneminde başkanlık sistemi vardı. Osmanlı, Türk tipi başkanlı sistemini başarılı bir şekilde uygulamıştır. Atatürk döneminde başkanlık sistemi yine vardı. Rahmetli Turgut Özal başkanlık sisteminden yanaydı. Yani başkanlık sistemi bugün ortaya çıkmış bir sistem değildir. Ülkemiz için kötü olsa, bu ülkenin gelişmesi ve kalkınması için büyük hizmetleri bulunan eski Cumhurbaşkanları başkanlık sistemini isterler miydi? Bu nedenle Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi dedikleri Başkanlık sisteminin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olacağına inanıyoruz
Cumhurbaşkanı’nı halk seçiyor. Cumhurbaşkanı ve Ordu’nun Başkomutanı olarak görev üstleniyorsa ülkeyi yönetmesinde de bir sakınca görülmemelidir. Cumhurbaşkanı, devletin bekası, milletin refahı ve huzuru için anlaşabileceği ve çalışabileceği kadrolarla icranın başında bulunmalıdır.
Başkanlık sistemi, Türkiye’de devlet erkleri arasındaki çatışmayı, didişmeyi sonlandırarak bürokrasinin çalışmasını zorunla hale getirecektir. Türkiye’nin istikrara kavuşmasına ve geleceğe güvenle bakmasını sağlayacaktır. Ülkemiz büyüyecek, kalkınacak ve refah seviyesi artacaktır. Bütün bölgelere, il, ilçe, kasaba ve köylere eşit hizmet gidecek, kamuda personel alımları adil olacak, eski sistemde olduğu gibi Milletvekilleri kendilerini halkın üzerinde göremeyecektir. Asıl yönetici halkın kendisi olacaktır.
İstikrar için güçlü, dirayetli, kararlı ve emperyalist devlet çıkarlarına hizmet etmeyen, bunlara boyun eğmeyen bir lidere ihtiyacımız var. Güçlü Türkiye için güçlü lider, aynı zamanda Ortadoğu da ve Müslümanların yaşadığı bütün Avrupa devletlerinde İslam’ın yeniden şahlanışını sağlayacaktır. Başkanlık sistemi, 15 Temmuz gibi hain ve karanlık odaklı girişimlerin önünü kesecektir. İslam coğrafyasının zengin yer altı ve yerüstü kaynaklarını, tarihi ve kültürel varlıklarını sömürmek isteyen emperyalistlerin karşısına çıkacak güçlü bir lidere ihtiyacımız var. Akan Müslüman kanını durdurmak, İslam coğrafyasında barışı yeniden tesis etmek, ümmet birliğini yeniden dirilişe geçirmek, ülkemizde ileri düzeyde bir kalkınma hızına kavuşabilmek için başkanlık sistemini destekliyor ve ‘evet’ diyoruz.
Halkımız şunu çok iyi bilmelidir, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin güçlü olması demek vatandaşlarının refahı, huzuru ve mutluluğu demektir. Terörün bitirilmesi demektir. Bölgede lider olmak demektir. Emperyalist devletlere karşı dik durmak demektir. Bu nedenle Din-Bir-Sen olarak başkanlık sistemini destekliyoruz. Üyelerimizin başkanlık sistemine destek vereceklerini alenen açıklıyorum. Kendi şahsi çıkarlarımızdan önce devletin ve milletimizin çıkarlarını dikkate alarak ‘evet’ diyoruz.”