Din-Bir-Sen Kadın Kolları Genel Başkan Vekili Semra Hacıoğlu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle yaptığı basın açıklamasında “8 Mart’ın hâlâ kadınlar günü olarak kutlanıyor olması, dünyanın kadınlar konusunda adil ve eşit bir yer olmadığının da göstergesidir!” dedi.

Hacıoğlu, açıklamasında şunları söyledi: “Dünya Kadınlar Gününün ilk olarak gündeme gelmesi 8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisinin daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başlamasıyla olmuştur. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 120 kadın işçi can vermiştir.

Katın haklarına dikkat çekmek amacıyla ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlanan, daha sonra ayrımcılık ve istismar gibi kadın problemlerine dikkat çekmek amacıyla 1975’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanması Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiştir.

Bu tarihi gerçek, bu olayın sadece yüzeysel boyutu hakkında bizi bilgilendirmektedir. Oysa olayın arka planında veya daha geniş yüzünde bir dünya sistemi olarak yükselen kapitalizme karşı yapılan büyük bir başkaldırı vardır ve bu görmezden gelinmektedir. Aslında 8 Mart’ın dünya kadınlar günü olarak kutlanması da ayrımcılığı çağrıştırması açısından bir paradoksu içermektedir. Tabii ki erkekleri de ezen bu sistemin kadınları daha fazla ezdiği ve mağdur ettiği gerçeğini görmezden gelemeyiz. Yapmamız gereken kadın-erkek bütün insanlığın bu acı olay vesilesi ile kapitalizm ve seküler dünya düzenine karşı seslerini hep birlikte yükseltmeleridir.

Ülkemizde özellikle STK’lar, 8 Mart günü mevcut konjonktüre uygun olarak kadınlarımıza yönelik olarak bir takım çalışmalar gerçekleştirmektedir. Bu manada Din-Bir-Sen olarak başta kadınlarımızın çalışma koşulları olmak üzere toplumumuzdaki cinsiyet ve ayrımcılığın önüne geçebilecek her türlü çalışmanın sosyal sistemin işleyişine önemli katkısı olduğu kanaatindeyiz. Toplumumuzda ailenin, aile içerisinde de kadının yeri ve önemi büyüktür. Kadına yönelik şiddet ise hâlihazırda güncelliğini artırarak devam etmektedir. Ayrıca kadınlarımızın hem ev hem de işte çifte yük altında olması, çalışma şartlarının iyileştirilmemesi, sosyal, siyasal ve ekonomik haklarını elde edememesi veya kullanamaması süregelen ciddi problemlerimizdendir.

Din-Bir-Sen olarak özellikle Müftülüklerde ve Kur’an Kurslarımızda görev yapan kadın personelimizin özlük haklarına kavuşması, idari ve yönetici kadrolarda yer alabilmesi bir zaruret olarak karşımızda durmaktadır. Unutmamamız gerekir ki medeni bir toplum olmanın ölçütü kadınlara verilmesi gereken statünün uygulanabilmesinden geçmektedir. Bir toplumda kadınlar statülerini ve kimliklerini kazanamadıkları takdirde medeni bir toplum olmaktan da o derece uzaklaşır. Gayemiz cinsiyet ayrımcılığının olmadığı, kadınlarımızın kendilerini rahatlıkla ifade edebildikleri ve siyasi, sosyal ve ekonomik haklarını kullanabildikleri bir toplum inşa edebilmektir. Ancak şu bir gerçek ki ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada 8 Mart’ın hâlâ kadınlar günü olarak kutlanıyor olması, dünyanın kadınlar konusunda adil ve eşit bir yer olmadığının da göstergesidir. Unutmayalım! Bu bir kadın meselesi değil insanlık meselesidir. Zihniyet değişmedikten sonra da bir insanlık meselesi olarak kalmaya devam edecektir.

                                                                                                                                                            Semra HACIOĞLU

                                                                                                                                                                  Din-Bir-Sen

                                                                                                                                                                         Kadın Kolları Genel Başkan Vekili