Çalışan Sen Konfederasyonu ve Din-Bir-Sen Genel Başkanı Yusuf Özdemir, Myanmar’ın Arakan eyaletinde Müslümanlara yönelik saldırıları sert bir dille eleştirdi. Arakan’da yaşanan Müslüman soykırımına seyirci kalınamayacağını belirten Özdemir, Myanmar Devletini ve bu katliama seyirci kalan dünya devletlerini şiddetle kınadığını belirterek “Türkiye’nin gayretleri ümit verici. İnşallah bu bölgedeki Müslümanlar Türkiye sayesinde kurtulacak” dedi.
Çalışan Sen Konfederasyonu ve Din-Bir-Sen Genel Başkanı Yusuf Özdemir
Özdemir, yazılı basın açıklamasında şunları söyledi: “25 Ağustos’ta Arakan’da Müslümanlara yönelik saldırılar başladı. Şu ana kadar binlerce Müslüman, çoluk çocuk, kadın, erkek, genç yaşlı demeden hunharca katledildi. Köyler boşaltıldı, evleri yakıldı, Camiler kapatıldı, işyerleri tahrip edildi. Göçe zorlandılar. Bölge boşaltılarak Müslümansızlaştırılmak isteniyor. Budist rahipler adeta birer cellât gibi Müslüman avındalar. Dünyanın gözü önünde cereyan eden bu katliama dur diyen çıkmıyor. Myanmar Devleti, 21. Yüzyılda ortaçağ katliamları yapıyor. Sırf Müslüman oldukları için vatandaşlık haklarını elinden alarak yok sayıyor. En temel barınma ve yaşam gereklerinden yoksun bırakıyor. Böyle bir zalimliği ancak insafsız, vicdansız, kana susamış ortaçağ zihniyetine mensup kan emiciler yapabilir. Ve dünya bu zalimliği seyrediyor. Çünkü zulme uğrayan ve mağdur edilen Müslüman... Eğer bir Hıristiyan ya da bir Budist Müslümanların yaşadığı bu zulmü yaşamış olsaydı dünya ayağa kalkardı. Sosyal yardımların ulaştırılmasını bile engelleyen Myanmar, insan saymadıkları Müslümanların başka devletlere sığınmalarını önlemek için sınıra mayın döşüyor. Myanmar Devletine karşı çok şiddetli yaptırımlar geciktirilmeden uygulanmalıdır.”
Müslümanların yaşadığı coğrafyada büyük zulümler yaşandığını ve Müslümanların paramparça olduklarına vurgu yapan Yusuf Özdemir, “üzülerek ifade ediyorum ki Müslümanların bu parçalanmışlığı Haçlı zihniyetini, şimdi de Budistleri cesaretlendiriyor,” ifadelerini kullandı. Özdemir, sözlerine şöyle devam etti: “Kurban Bayramında bile bu zulüm artarak devam etti. Ayrı milletlerden de olsak eğer Myanmar’da canı yanan ümmetin bir ferdinin acısını hissetmiyorsak imanımızı sorgulamamız gerekir. Vicdanımızı, insanlığımızı sorgulamamız gerekir. Hâlbuki Müslümanlar kardeştir. Birlik ve dayanışma içinde bulunması gerekir. Ama Müslümanların içinde bulunduğu hâli incelediğimiz zaman üzülmemek elde değil. Sayın Diyanet İşleri Başkan Vekilinin de ifade ettiği gibi ‘Cehalet, tefrika, sefalet peşimizi bırakmıyor.’ Her yerde kan, gözyaşı, zulüm ve acı var.
Müslümanlar bir araya gelmeli, birlik olmalı, dayanışma içinde bulunmalıdır. İslam Devletleri bu parçalanmışlığa son vermelidir. Arakan’da Müslüman kardeşlerimize yapılan bu zalimliği durdurmak için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Bir gecede trilyonları harcayan İslam Devletlerinin kralları, Prensleri, Şeyhleri nerede? Din kardeşleri zulüm yaşarken sesleri neden çıkmıyor? Bu yaşanan zulüm İslam Devletleri için büyük bir ayıptır, utançtır. Burada akan kanı durdurmak Müslümanların görevidir. Zulme sessiz kalmak kabullenmektir. Bu zalimliği kabullenmemiz mümkün değil.
Hem ülkemizde hem dünyada insan hakları savunucuları sesini çıkarmıyor. Sokaklarda yürüyenler, protesto edenler, emperyalizmi kınayanlar nerede? Biz, bu nedenle ‘Türkiye kaledir’ diyoruz. Dünya Müslümanlarının tek umudu Türkiye’dir. Arakan’da yaşanan zulme dur diyecek tek Müslüman ülke yine Türkiye’dir. Ülkemizin gayretleriyle bu zulmün durdurulacağına inanıyoruz. Yine inanıyoruz ki Türkiye, bütün İslam Devletlerini bir araya getirerek bu parçalanmışlığa son verecektir.”