Ülkemizin güzide kuruluşlarından Diyanet İşleri Başkanlığında çalışan din gönüllüsü kardeşlerimizi temsil etme gayretinde bulunan Din-Bir-Sen, İsrail’in Mescid-i Aksa baskınını tel’in etmek ve mazlum Filistinli Müslümanlara karınca misali de olsa destek olmak içi bir basın açıklaması yapmayı uygun gördük.
Çalışan-Sen ve Din-Bir-sen Genel Başkanı Yusuf Özdemir, kadim bir geleneğin ahlakı ile yoğrulan aziz milletimiz şunu iyi bilmelidir. Yedi kıtada hüküm süren Osmanlı Devletinin parçalanmasından sonra öksüz ve yetim kalan İslam coğrafyasında kin, nefret, öfke kan ve gözyaşı dinmez oldu. Özellikle 1917-1918 yılları itibarı ile bölgeyi işgal eden İngiltere’ye 25 Nisan 1920'de alınan Milletler Cemiyeti kararıyla bölgenin manda idaresi için yetki verildi. Durum sadece bununla da kalmadı. Zira 1916'da Mısır'daki İngiliz idarecisi Sir Henry McMahon, Osmanlı'nın idaresinde bulunan Arap illerindeki hâkimiyetine son vererek Araplar milletlere bağımsızlık sözü vermişti. Bu tarihten sonra 1917'de, İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, Filistin'de Yahudi halkları için bir vatan kurulması sözü verdi. Bu vaat, Siyonistlerin önderlerinden Lord Rothschild'e gönderilen mektupta yer alıyordu. Bu mektup “Balfour Deklarasyonu” olarak anılıyordu.
Özdemir, dünden bu güne tarihin seyir defterine baktığımızda tüm insanlık âlemi bilmeli ki Ortadoğu diye ifade ettiğimiz başta Filistin, Suriye, Lübnan, Libya, Mısır ve Yemen olmak üzere bütün buralarda akan kan ve gözyaşında İsrail terör devleti ve onun işbirlikçisi siyonizmanın parmağı vardır. Siyonistlerin yönettiği İsrail Terör devleti yönetimi kendileri gibi düşünmeyen ve inanmayanların tamamını yok etmekten kaçınmayacak kadar sapkın bir düşünce yapısına sahip olduğu gözükmektedir.
Yakın bir zaman içinde terör devleti İsrail’in Mescid-i Aksa ile ilgili yaptığı kışkırtmaları ve tahrik edici tutumları, apaçık bir şekilde yıllardır kan ve gözyaşının eksik olmadığı Filistin’de yine kan dökmeye devam edecek tarzda çabalarının olduğu açıktır. Kan dökmeye doymayan İsrail’in, son günlerde tüm İslam âleminin kutsal değeri ve İlk Kıblemiz olan Mescid-i Aksa’ya postallarla giren güvenlik güçlerinin sergiledikleri saldırgan ve saygısız tavırlar asla kabul edilebilir değildir. İnsanlıktan nasibini almamış bu aciz ve zelil millet, kutsal kitabımızı yerlere atıp üzerlerinde gezerek küstahça hareketlerde bulunmaları Müslümanların zülfü yârine dokunmuştur. İçeride bu durum karşısında sessiz kalmayan Filistin’li kardeşlerimize de çirkefçe saldıran terör devleti İsrail ya da onun silahlı militanlarının saldırıları asla kabul edilemez. Gelinen noktada İsrail’in bu tutum ve davranışları artık tüm insanlığın başına bela olmuştur.
Özdemir açıklamasında, burada ifade edilmesi gereken en önemli durum ise; Siyonist İsrail’in bu küstahça davranışlarının kaynağını, Batı ve onların işbirlikçileri olan Birleşmiş Milletler, NATO, ABD ve Avrupa Birliği gibi ülkelerin el altından direk ya da dolaylı olarak İsrail’in her sapkınlığına verdikleri cesarettir. İnsanlığın başına bela olan bu devletin sapkınlıklarını besleyen ise 7/24 sapkın fikirler üreten Siyonizm’dir.
Maalesef gelinen noktada İslam coğrafyasının parçalanmışlığı, Müslümanların sessizliği, Müslüman halkların başındaki liderlerin İslam ülkelerinde yapılanlara duyarsız kalarak kayıtsız kalmaları İsrail’i daha da cesaretlendirmektedir.
İsra ve Mi’raç Mucizelerinin gerçekleştiği ve Rabbimizin etrafını mübarek kıldığı bu kutsal yerde, küstah İsrail devletinin silahlı unsurlarının kirli postalları ile dolaşması en aşağılık bir davranıştır. Amaçları sadece bir ırkın üstünlüğünü tüm dünya ya kabul ettirmek için var güçleri ile çalışan siyonizmanın dünyaya getireceği düzen olsa olsa kölelik düzenidir.
Başta Filistin olmak üzere; Suriye’de, Mısır’da, Doğu Türkistan’da, Myanmar’da zalimlere karşı sarsılmaz bir iman ile cesurca dimdik durarak İslami onurları ile mücadele eden Müslümanların her daim yanlarında olduğumuzu her defasında diğer İslam ülkelerinden daha fazla ülkemiz yapmıştır. Bu dayanışma örneğini ülkemizdeki hemen hemen bütün Sivil toplum kuruluşları ve Sendikalar sergilemişlerdir. Bu manada Din-Bir Sen de “Elbet Müslümanlar Kardeştirler” ayetini şiar edinerek başta ülkemiz olmak üzere dünyanın neresinde olursa olsun her zaman mazlumun yanında olmuş ve zalime yaptıklarının yanlarına kar kalmayacağını elbet bir gün hesaplarının görüleceğini en yüksek sesten haykırmaya devam edecektir.
Özdemir, tarih boyunca birçok kez işgal edilip kuşatılan kutsal şehir / belde Kudüs gerçek manada huzuru İslam’la idareye başlandığı günden itibaren bulmuştur. Bu itibarla üç dinin kutsal gördüğü bu mübarek beldenin barış ve huzurunun sağlanması için idarenin yeniden Müslümanlarca yürütülmesidir. Bu kutsal belde kadim tarihimizde Hazreti Davut ile saadeti, Hazreti Süleyman ile huzur ve sükunu, Hazreti Ömer ile can ve mal emniyetinin güvence altına alınmış olmasını, Selahattin Eyyubi’nin yeniden fethedişi ile de orada yaşayan tüm insanların hak ve hukukunun teminat altına alınmış olmasını özlemektedir.
Bu kutsal belde hiçbir zaman haçlı ve siyonizmanın idaresinde huzuru bulmamış ve sürekli kan dökülmüş, katliamlar yapılmıştır. Terör devleti İsrail’in yaptığı bu zulüm, döktürdüğü kan ve gözyaşında elbet bir boğulacağına olan inancımız tamdır. Bu inancımızla İsrail’in Kudüs’ten ve işgal ettiği topraklardan sökülüp atılacağı günlerin çok yakın olduğunu, kaçacak ve sığınacak yerlerinin artık bulunmadığına olan imanımız tamdır.
Özdemir son olarak, o halde ümmet olarak inanıyor ve iman ediyoruz ki “Elbet Zafer inananlarındır ve zafer yakındır.” Bütün İslam âleminin bu inanç etrafına kenetlenerek bir araya gelmesi ve tüm dünyaya tek bir sesle biz tek bir ümmetiz ve bir arada olmalıyız demesiyle olacaktır. Tüm İslam alemi bilmelidir ki ümmetin huzuru ve kurutuluşu, aramızda bulunan ayrıları, gayrıları bir kenara bırakarak birlik ve beraberlik anlayışı ile kardeşlikten geçmektedir. Tüm dünyanın gözleri önünde İslam dünyasında yaşanan acı ve ıstırapların bitmesi için “Artık yeter!” demenin zamanıdır. Haçlı ve Siyonist zihniyetin dünyayı kasıp kavuran menfaat çıkarları için İslam dünyasında ki yer altı zenginlikleri bahanesi ile Müslümanlara çektirdiklerine koskocaman bir şekilde dur deme zamanıdır. Artık zaman bütün bu gerçekleri görme zamanıdır.