1 Eylül 2019 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, Diyanet Hizmet Kolunda yetkili sendika Diyanet Sen'in getirdiği tekliflerden 2 teklif istisna, tüm teklifleri reddetti.
"İlk defa zamlarla talepler ayrı ayrı değerlendirildi. Bütün taleplerimiz kabul gördü" şeklinde yapılan yetkili sendika hezeyanlarının da boş olduğu anlaşıldı. Taleplerin sunulmasını, "Taleplerimiz kabul edildi" şeklinde anlayan yetkili sendikanın kelime oyunu 1 Eylül 2019 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Kararında ortaya çıktı.
Kurul, "Musahhihlerin ve Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Merkezi Müdürlüklerinde eğitim görevlisi kadrolarında bulunanların din hizmetleri tazminat puanları %5 puan oranında artırılması" talebi dışında geri kalan tüm maddeleri reddederek yetkili Diyanet Sen'e üyeye sırt çevirip kurumun bir birimi olarak çalışmaya başlamasının bedelini en güzel şekilde ödetti.
140 bin personele sahip devasa kurum Diyanet'in yetkisini elinde bulunduran Diyanet Sen'in sunduğu taleplerden ikisi müstesna 42 talebin geri çevrilmesi haklı olarak kurumda "etki mi yetki mi" tartışmasını beraberinde getirdi.
Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Din Bir Sen Genel Başkanı Yusuf Özdemir, Diyanet Sen ve ait olduğu konfederasyon Memur Sen'e sert tepki göstererek şunları dile getirdi:
"Üyelerin hakkını savunma adına üyelerden destek isteyen Diyanet Sen, Toplu Görüşmelerden eli boş dönerken personelin yaşadığı sorunların tamamına seyirci kalmakla yetindi.
Diyanet Sen üyelerinin hakkını savunmak yerine şu an pozisyon olarak Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yaptığı her işi onaylama makamı olan bir birim olarak görev yapıyor.
Oysa sendikanın öncelikle personelin hakkını savunması, ikinci planda da devlet-millet dayanışması olarak vatandaşın varlığını devam ettirdiği devletin ayakta durması adına denge politikasını gözetmesi gerekmektedir. Diyanet Sen'in bu iki unsura dikkat etmeksizin devlet-devlet anlayışı içinde yetkiyi siyasilerden almışçasına siyasi cephenin gönlünü hoş tutma çalışması dikkatlerden kaçmıyor.
Din Bir Sen olarak Diyanet Sen yönetiminin kendilerine gelmelerini, yetki sahibi olarak yetkilerini olması gerektiği şekilde kullanmalarını ve kurum personelini mahcup etmemelerini kendilerine hatırlatıyorum.
Bütçeye ek bir yük getirmeyecek onlarca maddenin dahi kabul ettirilememesi karşısında Diyanet personeli bu gün utanç içindedir.
Geldiğimiz noktada yetkinin hiçbir anlamı olmadığını, önemli olanın etkili olma adına sendikal çalışma içinde olmamız gerektiği gerçeğinin gün gibi ortaya çıkmış olmasıdır. Bu gün gerek Diyanet merkez gerekse taşrada yetkili olmadığı halde Din Bir Sen'in etkili olduğu konuşuluyorsa bunun nedeni, sendika olarak üyelerimizin yanında durmamız gerektiğini unutmamamızdır."