Yurt dışındaki bir provokatörün Kur’an yakması, Müslümanlar’ın dışında diğer dinin mensupları tarafından bile kınanırken, ülkemizin bir vatandaşının dini değerleri küçümsemesi, hakaret etmesi, Peygamberlere saygısızca laflar ederek hakaret etmesi anlaşılabilir bir durum değildir. Din-Bir-Sen olarak bu kötü sözleri öncelikle sahibine iade ediyor, bu davranışını şiddetle kınıyor ve güvenlik güçlerini ve yüce yargımızı görevini yapmaya davet ediyoruz. Din-Bir-Sen olarak bu hakaret sahibinin yasalar çerçevesinde hak ettiği en ağır cezayı alması için konunun takipçisi olacak, her türlü hukuki girişimde bulunacağız.
Kendi içlerinde besleyip büyüttükleri kin, öfke ve nefreti, kutsal değerlere saldırarak tatmin etmeye çalışan bu tür insanları tedavi olmaya, bu hastalıklarından kurtulmaya davet ediyoruz. Bir dine hakaret etmek, bu kişileri yükseltmeyeceği gibi, bulundukları yerden daha da aşağıya çekecektir. İnanıp inanmamak elbette kişinin kendi tercihidir, ancak hakaret etmek, saygısızlıkta bulunmak bir tercih değil, kişilik yansımasıdır. Kendilerine nasip olmamış güzelliğin yoksunluğunu, güzel olan her şeye laf ve çamur atarak gidermeye çalışmanın bu hastalıklı zihniyete bir katkısı olmayacaktır. İnsanlar, bir dine mensup olmak zorunda değildir, ancak bir dine mensup insanların inandıkları değerlere saygı göstermek zorundadır. Sevgi mecburi değildir, ancak saygı duymak mecburidir.
Saygısız, kutsal değerleri aşağılayan, kin ve nefret suçu taşıyan bu ifadeleri şiddetle kınadığımızı bir kez daha dile getiriyor, benzer olayların yaşanmaması için bu kişilerin yasalar kapsamında hak ettiği cezayı almasını istiyoruz. Yüce dinimiz İslam, bu tür bozuk kişilikli insanların sözleriyle değerinden bir şey kaybetmeyecektir.